Senast sedda 9 år sedan
Newbie
5024 dagar på XHamster
11,4K profilvisningar
3 prenumeranter
0 lämnade kommentarer
Vänner 423
R
richiediamond
P
pisakulesi
B
baran1975
M
melonn
##2504044_66af95616676d
N
NylonMania31
A
akif42
A
anvart
C
cobretti13
7
724adultcomm
…………………….…………...„--~*'¯…….'
………….…………………… („-~~--„¸_….,/ì
…….…………………….¸„-^"¯ : : : : :¸-¯"¯/'
……………………¸„„-^"¯ : : : : : : : '¸„„,-"
**¯¯¯'^^~-„„„----~^*'"¯ : : : : : : : : : :¸-"
.:.:.:.:.„-^" : : : : : : : : : : : : : : : : :„-"
:.:.:.:.:.:.:.:.:.:.: : : : : : : : : : ¸„-^¯
.::.:.:.:.:.:.:.:. : : : : : : : ¸„„-^¯
:.' : : ' : : : : : : : ;¸„„-~"¯
:.:.:: :"-„""***/*'ì¸'¯
:.': : : : :"-„ : : :"
.:.:.: : : : :" : : : : ,
:.: : : : : : : : : : : : 'Ì
: : : : : : :, : : : : :
"-„_::::_„-*__„„~"
am naked , je suis nue , add me
انا بالزلط ضيفيني
Hot Kisess
Sami
Loş ve dar bir odadaydı. Gözleri bağlı olmasına rağmen, rutubetten klostrofobik bir yerde olduğunu anlayabiliyordu. Omuzlarına asılan eller, onu sandalyeye oturttu. Ellerini ve ayaklarını oturduğu sandalyeye bağladılar. Sonra ölüm sessizliği çöktü, ve ruhu birkaç saniye için huzur buldu. Her gün; hep aynı saatte, aynı yerde bir ruhu olduğunu hatırlardı.
Ayak sesleri kırdı zamansızlığı. Başından aşağı buz gibi su döküldü. İnsan buna alışamıyordu. Ruhu bedenine döndü. Daha çok susturulmuş acı bir haykırış; dişlerinin arasından bir hırıltı duyuldu. Ruhu üşüdü. Kahkalar duydu; ve suratına okkalı yumruk indi.
DIŞARI
Kollarından kavramış eller, onu derbederliğin içinde sürüklüyordu. Önlerinden geçtiği koğuşlar sanki bomboştu. Tek bir tıkırtı bile yoktu. Korku belki, belki keder, belki çaresizlik; ama en önemlisi yanlızlık buralarda hüküm sürüyordu. Artık aynalarda bile göremiyordu kendilerini bu insanlar. Bir başkasını farketmelerini beklemek aptallıktı. Omzunu tutan ellerden biri onu bıraktı. Parmaklıkların sürüldüğünü duydu. Hala omzunu tutan el de gevşedi. Yüzü koyun yere düştü. Saçlarından kavradı biri ve koğuşa doğru sürükledi. Ardından parmaklıklar kapandı.
Derin bir nefes aldı. Sanki sonsuzluğu içine çekmek ister gibiydi. Karanlıkta er yordamıyla küçük koğuşunda karyolasına ilerledi. Duvarlara baktı; tebeşirle çizilmiş pencereye, pervazındaki fesleğene, dışarı da koşuşturan çocuklara baktı. Artık onu heyecanlandırmıyor, kalbinde umutlar filizlenmesine neden olmuyordu hiçbir şey. Artık acı da hissetmiyordu. En değerli varlığı karşısında, şeytandan satın almıştı bu meziyeti. Her gün yeniden ölmektense, ruhsuz bir adam olarak yaşamayı seçmişti.
Dizlerini karnına çekti. Kimse onu duymuyordu. Kimse onu sevmek istemiyor, kimse onu anlamak için çaba sarfetmiyordu. Bir yalanla yaşayanı çok görmüştü ama, koca bir yalanı yaşayan şehirlerce insanı burda tanımıştı. Penceresi olsaydı dahi; fesleğeni, önünde koşuşturan çocuklar, belki bir merhaba diyeni; artık umursamazdı. Çünkü bunca zaman sonra, betondan koğuş olamayacağını öğrenmişti. Her birimiz bir koğuştuk aslında ona göre. Duvarlar kalplerimizi çevreleyebilir, ruhumuzu hapsedebilirdi ancak. Öyleyse kim dışarda olabilirdi ki? Artık kim görebiliyordu aynada kendini. Ruhlarımız bizleri çoktan terketti.
İÇERİ
Bir yumruğun ardından, diğeri; ardından bir diğeri patlıyordu yüzünde. Nefesi kesiliyordu. Ağzından oluk oluk kan geliyor, onca zamandır ilk kez ağlamak istediğini hissediyor ve haftalar sonra yeniden çığlık çığlığa haykırıyordu. Bu acının karşısında şeytan bile payına düşenden vazgeçiyordu. Odada zafer kahkahaları, hüzünlü feryada karışıyordu. Daha çok buruyorlardı ruhunu feryat figanı duydukça. Daha fazla acı çıkıyordu genizlerden. Müthiş bir çığlık duyuldu. Kulaklar sağır oldu ve yeniden ölüm sessizliği doldu odaya.
Ellerini kurtardı bağlı olduğu yerden. Ardından bacaklarını hareket ettirdi. Gözündeki bandı bir hışımla indirdi. Tam yüzüne patlamak üzere hareketlenmiş yumruk duruyordu karşısında, ve diğer her şey çirkin bir heykelden farksız haldeydi karşısında. Ona doğrulmuş yumruğu kavradı. Eli tanıdı. Diğerlerinin ellerine dokundu tek tek. Hepsini tanıyordu. Hepsinden nefret ediyordu. Odadaki masaya ve üzerindeki kesici aletlere ilişti gözünü. Oraya yöneldi. Aklında büyük bir muhakkeme vardı. Masanın başından son kez dönüp adamlara baktı. Hala bir heykelden farksızlardı. Uzanıp büyükçe bir bıçak aldı ve adamların yanına döndü. Önce biri, sonra bir diğeri; tek tek tüm elleri kesti. Alev alev yanan ruhunda izin olan, tüm elleri ayırdı bedenlerinden. Elindeki bıçağı odanın uzak köşesine fırlattı. Sonra da yarattığı bu vahşet sahnesine baktı. Huzur vericiydi.
DIŞARI
Devasa bir çelik kapının önünde duruyordu. Kapıyı kapalı tutan büyük kolu kaldırdı; eliyle itti metalik ayraçlarını. Yüzünde dans etti içeri sızan ilk ışıklar. Gözlerini ovuşturdu. Derin bir nefes aldı; sanki sonsuzluğu içine çekmek istiyor gibiydi. Bir adım attı eşiğin üzerinden, ve sonra diğeri. Aynı anda ardındaki binadan çığlıklar yükseldi. İfadeleri unutmuş yüzüne küçük bir tebessüm yayıldı.