Küçük Kasabanın Kahpesi 8
Kocamla fırtınalı geçen ilk sevişmemizden sonra, “benim sonum ne olacak” sorusunun yanıtını ararken günler geçiyordu. Monoton, sıkıcı, yavan günler… Hasan yine çalışmaya, günlerce süren turların şoförü olarak beni yine günlerce yalnız bırakmaya başlamıştı. Son gidişinin üstünden bir hafta geçmişti. Bir haftayı yalnız, kocasız geçirmiştim. Her gün birkaç kez arıyordu beni, boş bırakmıyordu hiç… Belki de yine başımı alıp gideceğimden korkuyordu. Bir akşam yine telefon açtı,
“Nasılsın Güllü?” dedi. “Tur bitiyor, yarın gece evde olurum. Özledim seni…”
“Ben özlemedim” dedim gülerek, “Ortağın seni aratmıyor pek…” O da güldü,
“Bak sen…” dedi. Sesini alçalttı, fısıltıyla, “Memnun musun peki ortağımdan? Güzel sikiyor mu seni?” İşveli işveli, şehvetli bir sesle,
“Evet canım. Ortağın çok güzel sikiyor kocacım…” dedim. Kudurtmak istiyordum kocamı, delirtmek istiyordum. “Ohh, her gece, kol gibi giriyor amıma… Damarlı damarlı… Sikmeden bırakmıyor karını…” Kocam telefonun öbür ucunda inledi,
“Off… Yapma Güllü… İşkence yapma bana… Bütün gücümü yarın geceye, sana saklıyorum ama boşaltacaksın beni şimdi… Yapma…”
“Ne yapayım kocacım? Sen ortağına söyle, yapmasın. Her gece sikiyor beni… Hadi, kapat telefonu da, sikmeye başlasın ortağın… Şu anda elimde, bacaklarımın arasında, hazır bekliyor. Yirmi santim hazır yarak, biliyorsun. Ohhh… Suyum akmaya başladı şimdiden…”
“Kapatmayayım ne olur aşkım… Ortağım seni sikerken inlemelerini duymak istiyorum. Seni nasıl inletiyor zevkten, ben de duyayım bebeğim… Hadi, söyle ona, sikmeye başlasın seni… Oh, hadi benim güzel karım, seksi karım…”
“Mmmm… Başladı bile kocacım… Ohhh… Başı amıma dayandı şimdi… Çok güzel… Amımın suyu akmış, suyumda başını ıslatıyor… Ahhh… Kayganlaştı şimdi… Bacaklarımın arasında… Ohhh…”
“Aç bacaklarını aşkım… Ortağımın koca yarağı canını yakmasın, güzel güzel girsin amcığına… Ohhh… Güzel karımın, kaygan amcığına girsin ortağımın yarağı… Ooohhh…”
“Giriyo aşkım… Giriyor… Ooohhh… Başı girdi bile… Yara yara giriyor karının amcığına… Aaahhh… Canımı acıtıyor ortağın… Çok kalın siki var kocacım… Acımadan sikiyor karını… Ohhh…”
“Girdi mi hepsi aşkım? Yirmi santimin hepsi girdi mi amına? Söylesene… Hadi anlat… Ohh… Söyle ona, yarın gece geldiğimde üçümüz birden sikişelim. O senin amına girsin, ben götüne… Grup seks yapalım aşkım… Ohhh…”
“Offf… Sikin beni… İkiniz birden sikin… Aranızda tost yapın… Ooohhh… Girdi kocacım… Hepsi girdi… Düğmesine bastım şimdi… İçimde titreyip duruyor… Ohhh… Hem titriyor, hem sokup çıkarıyor amıma… Delirtiyor beni… Ortağın zevkten delirtiyor beni aşkım… Mmmm…. Ohhh…. Geliyorummm… Geliyorummm…”
Sonunda dayanamadım, telefonu fırlatıp attım elimden… İki elimle birden amımdaki vibratörü tutup çalışmaya başladım. Telefonda kocama söylediğim gibi sokup çıkarıyordum titrek yarağı…
Pespembe, damarlı, kocaman başlı, realistik bir penis vardı elimde… Bir erkeğin altında ezilmenin yerini tutmazdı elbette ama zevk veriyordu. Kalındı, uzundu… Vajinamın duvarları geriliyor, içime tamamını soktuğumda başı yumurtalıklarıma vuruyordu. Altında yumuşacık testislerini de yapmışlar, onlar da ıslak arka deliğime baskı yapıyorlardı amıma kökledikçe…
Alt üst komşularımız duymasın diye dudaklarımı ısıra ısıra boşaldım. Bacaklarıma kramp girdi zannettim, parmak uçlarıma kadar kasılmıştım zevkten…
Memelerimin arası boncuk boncuk terlemiş vaziyette inip kalkıyordu. Nefessiz kalmıştım yine… Zorlukla elimi bacak arama götürdüm. Hala titreşip duran yapay penisi çıkardım amımdan… Gece lambasının ışığına tutup baktım. Islaktı. Başını dudaklarıma değdirdim, minnetle öptüm.
Hasan benim itirazlarıma aldırmadan dediğini yapmış, rehber arkadaşıyla internetten beğenip aldırmıştı bu vibratörü… Çok kızmama, rehberin özel hayatımızı öğrenmesine ifrit olduğuma aldırış bile etmemişti.
“Çok zevk alacaksın, itiraz etme.” demişti. Akşam geldiğinde yemekten sonra kutuyu açıp gösterdi bana aldığı şeyi… Bulaşıkları filan bırakıp yatağa geçtik, ilk denememizi yaptık kocamla… Sonuç, mükemmeldi. Elindeki vibratörü kullanarak zevkten bayılttı beni… Kocam “ortağım” dedi, öyle kaldı adı… “Kocamın Ortağı”
Ertesi gün çocukları babaannelerine, gece kalmaya gönderdim. Kaynanamla konuşmuyordum hala… “Oğlunun bamya gibi çükü var” dedim diye, “Caferin kol gibi yarağını yiyorum” dedim diye nefret ediyordu benden… Aman, çok da amımdaydı sanki…
Akşama doğru hazırlanmaya başladım. Banyo, kokular, parfümler, saç, makyaj, seksi iç çamaşırları, şeffaf sütyen, tanga külot, mini etek, degajesi göğsümün çatalına kadar açık transparan siyah bluz, yüksek topuklu siyah lame ayakkabılar, file jartiyer çorapları…
Kocamın ortağını kutusundan çıkardım, yatağın yanına, etajerin üstüne dikine koydum görünecek şekilde… Gece birkaç saat sonra, kocam geldiğinde ikisi birden sikeceklerdi beni… Ortalarına alıp inlete inlete sikeceklerdi, grup seks yapacaktık.
Pili var mıydı acaba? Elime alıp düğmesine bastım, titreşmeye başladı. İç geçirdim. Eteğimin altına sokup külodun üstünden amıma değdirdim. Off… Çalışıyordu evet… Göreve hazırdı kocamın ortağı… Külodu yana sıyırıp amıma sokmamak için kendimi zor tuttum. Biraz daha sabır, az kaldı…
Salona gittim. Yemek masasının üstünde çilingir sofrası hazırdı. Birkaç meze hazırlamıştım, kocama rakı, bana şarap, salata… İki üç parça et ızgarada kızarmaya hazır vaziyette, mutfakta ocağın üstünde bekliyordu. Hasan duşunu yaparken beş dakikada hazır olurdu.
Yemek, içki, sonra da yatak… Eski saf kasaba kızı değildim artık, Cafer köpeği alem yapmaya, sevişirken içmeye alıştırmıştı. Başımı salladım iki yana, yine o puştun adını anmıştım elimde olmadan… Ne zaman bitecekse bu anmalar…
İçimden şarkı söylemek geliyordu, neşe doluydum. Uyduda oryantal müzik çalan bir kanal arıyordum. Kafaları çekerken müzik eşliğinde oryantal yapıp azdıracaktım adamı… Striptiz belki… Kucak dansı… Kucağında kalçalarımı titretirken… Off…
Tam güzel, oynak, kıpırdak bir müzik bulmuştum ki, kapı çalındı. Saate baktım, hayret, erken gelmişti kocam… Hoplaya hoplaya kapıya gittim.
Gecemiz başlıyordu. Holdeki aynada saçımı başımı düzeltip eteğimi iyice kısalttım. Bluzun yakasını biraz daha çekiştirip aşağıya indirdim. Tam sikilesi bir kadın olmuştum. İstekli… Hazır…
Gülerek kapıyı sonuna kadar açtım. Kollarımı da açıyordum ki… Donup kaldım. An dondu. Film gibi… Sinema sahnesi gibi… Bir anda…
Gelen kocam değildi.
Cafer vardı kapıda…
Cafer…
Bana yıl gibi geldi o an… Ağzım bir karış, gözlerim fal taşı gibi… Kollarım havada… Adam tam karşımda, burun burunayız, kara gözleri daha da kararmış, tepeden tırnağa süzerek bana bakıyor.
Her şeyimle, giysilerimle, beynimle, tüm hücrelerimle kendimi sekse, sikilmeye öyle hazırlamışım ki, kendimi öyle adamışım ki… Hani kapıda kim olsa yatırıp siker beni oracıkta, o derece…
Tam kendime gelip bağırmaya hazırlanıyordum ki bir anda atıldı. Elinin biri ağzımın üstüne kapanırken kendini içeriye attı, ayağıyla kapıyı kapatıverdi. Beni döndürüp sırtımı kapıya yasladı. Sımsıkı… Bir saniye bile sürmemişti bunu yapması… Eli ağzımda, bağırmak istiyorum, bağıramıyorum. Kurtulmak istiyorum, cendere gibi saran kollarından kurtulamıyorum.
Her şey neredeyse o ilk günkü gibi… İlk seviştiğimiz gün gibi… Bana arzuyla, şehvetle bakışı… Ahtapot gibi sarışı… Bana baskı yapan, kapıyla arasında ezip kaçmama engel olan ağır erkek bedeni… Aramızdaki kumaşlara aldırmadan karnıma batan heybetli ve istekli organının tanıdık sertliği…
Tek farklı olan şey benim duygularım… Arzu dolu, istekli, bir an önce siksin diye deli olan kadın yok bu gece… Ona olan nefretim, kinim var sadece… İçimdeki kadını uyandırdığı için, fırtınalar yarattığı için, sonra da beni o fırtınalara bırakıp gittiği, beni arzularının elinde oyuncak ettiği için… Namuslu bir ev kadınından, şehvetli bir orospu yarattığı için… Her şey için nefret ediyordum ondan…
“Bırak beni…” diye bağırdım elinin altından, ağzımın içinden… Boğuk, anlaşılmaz bir ses çıktı sadece…
Kurtulamıyordum, bağıramıyordum. Ağzımı açtım iyice, sonra araya giren parmağını var gücümle ısırdım. Canı yandı. O anda bir şimşek çaktı sanki, diğer eliyle suratıma okkalı bir Osmanlı tokadı patlatmıştı. Neye uğradığımı şaşırdım bir anda… Bir tokat da diğer yanağıma indi.
“Aahhh…” diye acıyla inlerken koca elini yapıştırınca ağzım yine kapandı. Alev gibi yanan yanağımın yanında metalik bir şırrak sesi… Meşhur sustalı bıçağı yuvasından çıkmış, soğuk çelik gözümün kuyruğunda parlamaya başlamıştı. Bedenini, sertleşmiş organını tüm gücüyle bana bastırırken tısladı,
“Sesini kes, yoksa gebertirim seni… Kim vurduya gidersin.” Korkuyla, can acısıyla başımı salladım. “Elimi çekiyorum. Bağırmayacaksın. Bıçak şah damarında, oynattığım anda gidersin. Tamam mı Gülüm?” Başımı salladım yine… Elini çekti, derin bir nefes aldım ciğerlerimin tüm gücüyle… Güldü,
“Orospuu… Şuna bak, memeleri nasıl kabarıyor nefes alırken…”
Nefretle söylenmeye başladım,
“Bırak beni pis herif… Piç… Kocam gelir şimdi… Yetmedi mi bize yaptıkların? Niye çıktın geldin?”
“Tam üstüne bastın. Yetmedi seninle yaptıklarımız… Unuttun mu? Beraber yaptık her şeyi… Sen de zevk aldın, ben de…” Bunu söylerken sert erkekliğini bastıra bastıra sürttürdü bedenime…
“O zevk o zamandı Cafer… Beni bırakıp gittin, elalemin insafına bıraktın, kurtlar sofrasında yesinler diye bıraktın beni… Hasan olmasaydı, kocam beni kabul etmeseydi kerhanede orospuydum şimdi… ”
“Tamam sevgilim, haklısın, bir hata yaptım. Hazırlıksızdım, bir anda parasız kalınca pusulayı şaşırdım, seni kaybettim. Pişmanım ulan… Daha ilk günden beri, köpek gibi pişmanım. Dönüp geldin kocanın yanına… Telefonu değiştirmişsin, açılmıyor. Yolda belde karşılaştığımızda başını çeviriyorsun, bana bakmıyorsun bile… Sana ulaşamıyorum, deli oluyorum. Sen delirttin beni kadın… Ölüyorum senin için…”
“Madem pişmandın, neden dönmedin Cafer bey? Ev sahibine biriken kirayı kim ödedi peki? Neyle ödendi ev kirası? Sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun? O sevgili asker arkadaşın bana neler yaptı, haberin var mı?” Bocalar gibi oldu biraz, sonra üste çıktı yine,
“Biliyorum. Haberim var. Telefonda anlattı neler yaptığını pislik… Marifet yapmış gibi anlattı.” Durdu, biraz geri çekilip bana baktı. Gülümseyerek,
“Ama senin neler yaptığını da anlattı be Gülüm… Ev sahibi kirayı isteyince gıkını çıkarmadan altına yatıvermişsin herifin… Benim tertip pencereden seyretmiş senin nasıl seviştiğini… Adamın kendi çıplak, bir tek ayağında körüklü çizmeler… Ha? Sonra da adam gidince eve kendisi girmiş. Ona da vermişsin. Hem de nasıl? Anlata anlata bitiremedi senin nasıl sikiştiğini… Delirtti beni…”
“Ne yapayım? Kendimi öldürecek halim yok ya… Bağırsam, yırtınsam ne fayda, kimse duymazdı ki beni… Adamlar kafaya koymuş beni sikmeyi… Ben de senden öğrendiklerimi sattım onlara… Ev kiramızı amımla ödedim. Asker arkadaşın şantaj yaptı bana, altına yatarak sesini kestim.”
“Biliyorum Güllü… Hepsini biliyorum. Affet beni aşkım…”
“Ulan nasıl erkeksiniz siz be? Seninle sikişiyorum kocam affediyor. Kız oğlan kız gibi eve geri döneyim diye yalvarıyor. İki yabancıyla sikişiyorum, sen tınmıyorsun. Gelmiş, sevişelim, sikişelim diye yalvarıyorsun. Hadi, bırak beni şimdi… Kocam gelip görürse anlatamam bunu… Hadi, lütfen…”
“Senden ötürü Güllü… Senin güzelliğinden, şehvetinden, seksapelinden ötürü… Değil üç erkek, bir tabur asker üstünden geçse yine gelir alırım seni… Şimdi de değil kocan, feriştahı gelse kimse alamaz seni elimden Gülüm… Bu gece sikileceksin, kaçarın yok. Sikmeden bırakmam seni… Gel buraya bakayım…”
Bıçak tutan elini boynuma doladı, diğer elini bir anda eteğimin altına sokup külodumun üstünden amımı avuçlayıverdi. Korkuyla inledim.
“Yapma diyorum sana… Yapma…” Külodun üstünden amımı ovalarken dudaklarımı öpmeye çalışıyordu,
“Ohhh… Ne bu vaziyet kız? Kocan sikecek diye mi bu hazırlıklar? Oh, orospu gibi giyinmişsin. Bu file çoraplar, mini etekler, tanga donun su içinde… Öldürecen beni lan… Bir de sikme beni diyorsun. Ben seni sikmeden bırakır mıyım artık güzelim? Taş bebeğim benim… Anam… Cafer kurban olsun sana kız…”
“Yalvarıyorum sana insan gibi… Yapma diyorum, kocam gelecek diyorum…”
“Ben de gelsin diyorum. Umurumda değil. Anlatsana bana sen… Bütün bu hazırlıklar o sümsük kocanın pipisi için mi Gülüm? Sikebiliyor mu o pipiyle seni? Doyurabiliyor mu seni?”
“Sana ne? Dert mi sana, amıma girip çıkan sikin kaç santim olduğu? Bırak onu ben düşüneyim, sen kendini üzme…”
Amımı okşayan el şimdi memelerimi okşuyordu. Tüm vücudum refleksle hareket ediyordu. Okşanan amım sulanıyor, avuçlanan memelerimin uçları istemsizce kabarıyordu. İnce dantelden ibaret sütyenimin transparan kumaşı, incecik tül bluzum meme uçlarımın kabarmış görüntüsünü engelleyemiyordu.
“Offf… Nasıl da hemen kabardı gül memelerin… Bana dert tabi Güllüm… Hem de nasıl dert, sorma hiç… Kara kara düşünüyorum, ah, kocasının ufacık siki kesmez şehvetli bebeğimi, zevk alamıyordur diyorum. Seni düşünmeden geçen bir anım yok anam avradım olsun. Sen aklıma düşünce de sikim kalkıyor hep… İndirecek yer arıyorum. Hadi, indir şunu bebeğim…”
“Asla… Nefret ediyorum senden… İstersen yatırıp kes beni… Vermicem sana… Biraz sonra Hasan da gelir, bakalım ne yapacaksın?”
Ne yapabilir ki Hasan gelse? Cafer’in iri, kaslı erkek vücudunun yanında çeyrek porsiyon kocam… Siki gibi çeyrek porsiyon… Cafer de biliyor bunu… Ciğerini biliyor kocamın…
Bilmediği şey, kocamın altında yatarken, sikilirken onu hayal ettiğim… Kocamın da ben zevkle inlerken onun adını söylememden zevk aldığı… Bunu da Cafer’e söyleyecek halim yok elbette…
“Hadi gel Güllüm…” dedi, boynumdaki kolunu gevşetip içeriye yönlendirdi beni… İstemeden dediğini yapmak zorunda kaldım. Salonda kurulu masayı gördü, güldü.
“Vayy… Rakılar, şaraplar… Hazırlık ha? Ne yapacaktın kız? Adamı sarhoş edip kötü emellerine alet mi edecektin, ha? Vay utanmaz orospu vay… Vay azgın kaltak vay…” Masaya yönlendirdi. “Doldur bakayım bana şurdan bir kadeh rakı… Neşemiz yerine gelsin.”
Yarım arkamdaydı. Bıçaklı kolu boğazıma sarılmıştı. Diğer eli eteğimin altında, kalçalarımda, çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu sürekli… Rakıyı koydum, su, buz… Omuzumun üstünden uzattım arkaya… Aldı, bir dikişte içti. Tekrar uzattı doldurmam için… Ben doldururken çatalı alıp kavuna batırdı, bir dilim kavunu götürdü.
“Ohhh… Dünya varmış kız… Senin elinden zehir olsa içerim anam… Hadi sen de kendine şarap koy bakalım. Fondip yapalım. Kocanı sarhoş ettiğimiz, onun yanında seviştiğimiz gece gibi… Hadi…”
“İğreniyorum senden… Nefret ediyorum… Keşke yaşanmasaydı o gece… Lanet olsun…” diye söylene söylene dediğini yaptım.
Arkamdaydı tamamen… Kalkmış sikini sürtüp duruyordu kalçalarıma… Eteğimin altından bacaklarımı, kasıklarımı, bluzun üstünden, altından memelerimi okşuyordu. Şarap kadehini dudaklarıma götürürken rakı bardağını vurdu benim kadehe,
“Hadi bakalım, şerefimize güzelim… Sikişimize… Fondip… Haydi…” Zorla içirtti bana o kadehi, sonuna kadar… Sonra ikinci kadehe zorladı. Tekrar içtim ister istemez… Üçüncüde isyan ettim,
“Ne yapacaksın? Aklında ne var senin Cafer? Sarhoş olunca kucağına atlayacağım öyle mi? Sakın bekleme bunu… Nefret ediyorum dedim sana…” Elindeki bıçağı yanağıma bastırınca ürperdim.
“Sarhoş olup sikilmek, ölü olmaktan iyidir güzelim… Ne dersin?”
Kollarının arasında çevirdi beni… Yüz yüze duruyorduk, arkamda masa, önümde Cafer kapı gibi… İyice bastırdı önünü, eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Başımı çevirmeye çalıştım, bıçak engel oldu. Ağzımı sımsıkı kapatıp öpmesini bekledim. Tepki vermemeye çalışıyordum.
Öpmeyi bıraktı. Elini eteğimin altına soktu. İnce dantel külodumu bir çekişte yırttı, koparıp attı altımdan…
“Aahhh…” diye bir çığlık kopardım, canım yanmıştı. Ellerimi önüme götürdüm. Üçgenimi örtmeye, saklamaya çalıştım.
“Çek ellerini…” diye hırladı. Korkuyla çektim. Makineli gibi komutlarını arka arkaya sıraladı, “İki elini yanlara koy, masanın kenarını tut, bacaklarını arala…”
İstemeye istemeye dediğini yaptım. Popom masaya dayanmış, iki elim iki yandan masayı tutmuş, bacaklarım hafif aralanmış vaziyette bekledim. Pantolonun fermuarını indirdi, kalkmış sikini zorlukla baksır külodun deliğinden, fermuarın arasından çıkardı. O defalarca yaladığım, her damarını bildiğim, onlarca sikin arasında hemen tanıyabileceğim haşmetli erkeklik organı meydana çıktı. Sikini belinden tutup mini eteğimi kaldırdı, sikinin başını üçgenime sürttürdü.
“Yapma Cafer…” diye inledim son kez, yalvardım.
Dinlemedi bile… Sürtmeye devam etti sikini… İki dudağın arasına sürtüyor, klitorisimi sikinin başıyla okşuyordu. Benim güzel yarak delisi, azgın, kahpe amcığım yine bildiğini okumaya başlamıştı. İçinden zevk suları akıyor, kendisine sürtünüp duran erkekliği sırılsıklam yapıyordu. Zevkle inledi,
“Offf… Sen ne azgın orospusun sen… Daha amına koymadan ıslatmaya başladın her yeri kaltak…”
“Ne olmasını bekliyordun? Sen sikini sürtüyorsun, o ıslanıyor. Ben istemiyorum ki… Kendiliğinden oluyor. Lanet olsun sana… Bırak diyorum. Yapma…”
Sanki ben yapma değil, yap demişim gibi yükleniverdi ıslak sikiyle… Canım yanınca bacaklarımı aralamak zorunda kaldım. O kalın alet bir anda amıma girdi. Ayakta olduğumdan zorlanmıştım.
“Ahhh… Canım yandı… Orospu çocuğu… Canımı yaktın…” Gidip geliyordu amımda, zorlaya zorlaya, yara yara…
“Yansın kahpe… Amın yansın senin… Yanıyor zaten… Offf… Fırın gibi yanıyor amcığın… Alev gibi… Sikimi yakıyor… Ohhhh…”
Aleti her zamanki gibi bacaklarımın arasını doldurmuştu. Kendime bile itiraf edemiyordum ama özlemiştim bu hissi… Kalın kalın içime girmesini… Bıçak gibi, balta gibi bana saplanmasını…
Vibratör gibi değildi ki, gerçek bir yarak vardı içimde… Etli, kanlı, canlı… Ateş gibi… Ve o yarağın sahibi… Beni sikmek isteyen… Sikmek için yanıp tutuşan sahibi… Durmadan ayıp sözler söyleyen, tahrik eden, çıldırtan… Beni hem sinirden, hem zevkten delirten sahibi…
Birbirine tamamen zıt duygular çarpışıyordu içimde… Bir yanım nefret ediyordu ondan… İğrendiriyordu beni… Deli ediyordu.
Diğer orospu yanımsa alev alev yanıyor, koala gibi tırmanıp boynuna kollarımı, beline bacaklarımı dolamamak, içimdeki harika yarağın üstünde zıplamamak için, zevk çığlıkları atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Üstüme abanıp masaya uzandı. Az önce doldurduğum, hazır bekleyen rakı ve şarap kadehlerini aldı, şarabı bana uzattı. Siki hala balta gibi içimdeydi. Kadehini tokuşturdu yine benimkiyle…
“Hadi bebeğim. Sağlığımıza… Sikişimizin şerefine…” Rakıyı bir yudumda içti. Bense dudağıma götürmemiştim bile… Tutup ağzıma dayadı, sonuna kadar, zorla içirttirdi bana… Son şarap damlalarını yutamadım, bir miktar çenemden aşağıya boynuma, gerdanıma indi süzülerek…
“Ohhh… Bebeğimm…” diye inledi. “Senin dudaklarını şarap kadehi yaparım ben aşkım…” dedi, dudaklarıma yumuldu.
Dudaklarımı yalayan dilinin sıcaklığını hissedince ürperdim. Başım dönüyordu. Bana içirdiği dört kadeh şaraptan mı, şehvetten mi, içimdeki sikin verdiği zevkten mi? Bilmiyordum. Sarhoş olmuştum.
Dudaklarımı yalamayı bırakıp boynuma indi, şarap damlalarını yalaya yalaya gerdanımı geçti, göğüs çatalıma geldi. İki eliyle bluzumun degajesini zorladı, iki yana açtı. Dantel sütyenimi aşağı çekiştirdi. İri memelerimin uçları meydana çıktı. Parmak gibi kabarmış uçları görünce zevkle inledi.
Kalçalarımdan tutup masaya oturttu iyice, sikini içimden çıkarmadan… Hafif arkama yaslayıp iyice meydana çıkan meme uçlarıma yumuldu. Bir birini yaladı emdi, bir diğerini… Ellerim hala masadaydı. Saçlarından tutup başını memelerime gömmemek, zevkten inlememek, duygularımı ona belli etmemek için çırpınıyordum. Sonunda başını kaldırdı memelerimden, sikini içimden çıkardı,
“Off… Doyamıyorum memelerini yalamaya kahpe…” dedi. “Hadi dön biraz da kalçalarını göreyim senin… Öyle sikeyim seni… Esk**en olduğu gibi…”
“Hayır, asla…” dedim yine… Sanki koca siki içime almış, zevkten kıvranan ben değilim gibi… Masaya bıraktığı koca sustalıyı aldı eline, hırsla masaya, kalçamın, elimin yan tarafına sapladı bıçağı… Bir süre saplandığı yerde vınlama sesi çıkararak titreşti çelik bıçak… Korkuyla ürperdim.
“Domal dedim sana orospu…” diye hırladı. “Bu gece benim gecem… İstediğimi yap… Ya güzellikle, ya da zorla… Sen bilirsin.”
Tam ona cevap verecektim ki, kocamın sesini duydum.
“Yap şunun dediğini Güllü… Bırak… Direnme…”
İkimiz de başımızı sesin geldiği yere, kapıya çevirdik. Kocam. Hasan.
Kapının önünde durmuş, bize bakıyordu. Öyle… İfadesiz bir yüzle… Kim bilir ne zaman gelmiş, bizi izliyordu. Karısının en yakın arkadaşına nasıl sikildiğini… Ayak üstü… Bıçak zoruyla…
Ne yapacağımı bilemedim. Utanç… Korku… Heyecan… Sütyenin üstünden fırlamış memelerimi örtmekle, ıslak, sikilmiş amımı örtemeyen minicik eteğimi çekiştirmek arasında kararsız kaldım.
Cafer ise kararını vermiş gibiydi. Beni bir anda tuttuğu gibi çevirdi, yüzüm kocama dönük, arkam ona yaslanmış vaziyette, bıçağı sapladığı yerden çıkardı, gırtlağıma dayadı tekrar… Korku bürüdü içimi… Ne yapacağı belli olmuyordu manyağın… Film sahnesi yaşıyorduk sanki…
“Hasan? Hoş geldin…” dedi gayet sakin, kendinden emin, biraz gergince… “Biz de tam…”
“Hoş bulduk kanka…” dedi kocam… “Siz de tam…” Lafın gerisini getirdi. “Tam karımı sikiyordun zorla, ben geldim. Öyle mi kanka?”
Ses çıkmadı kankasından… Ne diyecekti ki? İki adım attı bize doğru kocam… “Doymadın mı karımı sikmeye Cafer? Bizi rezil ettin be arkadaş… Bütün kasabaya rezil kepaze ettin bizi… Karımı kandırdın, siktin, yetmedi aldın, götürdün. Bırakmadın yakamızı bir türlü… Hala mı arkadaşının karısını sikmek istiyorsun Cafer? Doymadın mı hala?”
Cafer belimi sımsıkı saran kolunu biraz daha sıktı, bıçağı biraz daha batırdı boynuma, irkildim.
“Yaklaşma Hasan… Gırtlağını keserim karının… Şu güzelliğe yazık etme…” Kocam ellerini kaldırdı, sakinleş der gibi… Durdu, bekledi.
“Doymadım be Hasan… Baksana şuna… Şu güzelliğe doyulur mu Hasan? Karının güzelliğine doyulur mu arkadaş? Evet, doymadım, karını sikmeye… İlik gibi karın var be arkadaş… Şeytanı baştan çıkarır senin karının güzelliği, şehveti… Baksana fahişeye, nasıl hazırlanmış sen geleceksin diye… Off… Of… İki çocuk doğurmuş ama, liseli l****alar gibi kaltak karın… Şu mini eteğine bak, şu memelere bak, şu file çorabına bak…”
Eliyle eteğimi kaldırıp külotsuz amımı, jartiyer çorabımı gösterdi kocama… Üç duble rakıdan sonra dili iyice çözülmüştü Cafer’in… Kulağımın dibinde, hafif yuvarlanan diliyle durmadan konuşuyordu kocama…
“Karıcığın tanga külot giymiş senin için, az önce ben yırtıp attım karını sikerken… Bak şu amcığın güzelliğine… Az önce sikildi bu amcık… İçi pembe pembe parlıyordur şimdi, sen karşıdan bile görüyorsundur.” İçini çekti.
“Reva mı be Hasan? Bize reva mı bu arkadaş? Bak, şu benim yarağa bak… Şu yarak yirmi santimi geçiktir Hasan… Sen de bilirsin, az karı sikmedik beraber… Ama sen evlendin evleneli, senin karını her gördüğünde hazır ola geçiyor bu yarak arkadaş… Ağzım sulana sulana bakıyorum karının güzelliğine… Sana çaktırmamaya çalıştım hep… Ama öyle…“
“Bir de eve gidiyorum… Evde yağ tulumu karı bekliyor beni Hasan… Akşama kadar pasta, börek, başka şey bildiği yok benim karının… Ne emmesini bilir, ne gömmesini… O günah, bu günah… Ev işi… Yorgunluk… Baş ağrısı…”
“Sevişme? Sikiş? Yok… Çok zorda kalırsan istersin, yatağa yatar, bacaklarını kaldırır, amcık yalama olmuş, girer çıkarsın… Balon mu sikiyorsun, eşek mi sikiyorsun belli değil be arkadaş… Reva mı bu bana?” Nerdeyse ağlayacak koca adam… Sesi titriyor konuşurken…
“Bir de size bak Hasan… Tamam, allah vergisi ama, ufacık sikin var be kanka… Üstüne üstlük, bu ilik gibi, şehvetli, fingirdek karını yapayalnız bırakıp gidiyorsun be arkadaş… Kadın yarak diye, erkek diye inliyor, kendisi bile farkında değil. Nasıl bakıyor insana biliyor musun kanka? Nasıl insanın içini eritiyor senin karın bir bilsen…”
“Mahallede yürürken bir görsen, her yanı ayrı titriyor karının… Memeler ayrı, kalçaları ayrı… Ah o taş gibi kalçaları var ya karının… Her erkeğin dibi düşüyor senin karını gördükçe… Senin karına siki kalkmayan, tenhada kıstırıp sikmek istemeyen erkek değildir kanka…“
“Ben garip Cafer, ne yapayım? Ah, ben ne yapayım kanka? Dayanamadım işte… Dayanamadık. Senin karın erkeğe hasret, ben kadına… Ateşle barut gibi, yan yana koydun bizi… Yok para verilecek, karıma para ver… Yok taksit yatacak, eve para bırakıver… Aman göz kulak oluver… İkimiz yalnız… Parayı uzatırım, eli elimi okşar karının… Kendi bile farkında değil, gözlerini süzer beni gördükçe, sikilmiş gibi, sikilmek istermiş gibi…”
“Ah şu senin karın yok mu kanka? Deli etti beni… Şeytana uydum sonunda… Uyduk… Seviştik. Ben de zevk aldım, karın da… Birbirimizi doyurduk kanka… Açlığımızı, susuzluğumuzu giderdik birbirimizde… Ah şu parasızlık olmasa… Bırakır mıydım bu kadını ben? Ah ne eşeklik ettim… Nasıl bıraktım geldim yaban ellerinde Gülümü? Şimdi de işte, hatamı düzeltmeye geldim.”
Sustu. İçini dökmüştü. Bir sessizlik oldu. Kocam konuştu sonunda,
“Eee? Hata böyle mi düzelir Cafer? Karımı bıçak zoruyla sikerek mi düzelteceksin hatanı? Karımın canını yakarak mı? Şimdi ne olacak? Ben de geldim, ne yapacaksın şimdi? Beni de kesecek misin?”
“Ne bileyim Hasan… Sevişelim diyorum, istemiyor inatçı karın… Çok kızmış bana… Nefret ediyor. Ben de bıçak çıkarmak zorunda kaldım. Öyle sikebildim bir posta… Geri döndü diye namus kumkuması olmuş senin sikişken karın, azgın karın… Amcığından sular akıyor şırıl şırıl, yine de vermem diyor, siktir git diyor. Şimdi de sen varsın, dediğin gibi… Ne yapalım ki? Nasıl çözülür bu kördüğüm? Sabaha kadar böyle mi kalacağız Hasan?”
“En iyisi bırak git Cafer… Zor durumda kalma daha fazla… İşi büyütme. Şikayetçi olmayız biz, herkes kendi yoluna gider.”
“Yok Hasanım… Karınla sevişmeden, o güzel amcığına boşalmadan şurdan şuraya gitmem. Ahd ettim. İster zorla, ister güzellikle… Sonu nereye varırsa varsın. Bak, hala pantolondan çıkmış, kazık gibi sikim… Senin güzel karın indirecek bu kalkmış yarrağı… Başka yolu yok. İsterse sonunda ölüm olsun…”
Kocama baktı, üstünde şirketin şoför üniformasıyla duruyor karşımızda, boynunda kravat… Karar vermişçesine konuştu, sesi canlanmıştı,
“Çıkar şu kravatını boynundan bakayım sen… Halkasını bozma, kollarını arkaya kavuştur, kravatı bileklerine geçir. Yavaş yavaş, geri geri yanımıza gel bakalım şimdi…” Talimatlarının yapılmasını bekledi. Bu kez bana, “Güllü, kocanın kravatını sık iyice, bilekleri sımsıkı bağlansın. Tamam. Kravatın ucunu tut şimdi, yatak odasına gidiyoruz.”
Üçümüz birden, kocam önde, ben onun bileğini bağlayan kravatı tutmuş arkasında, Cafer gırtlağıma bıçağını dayamış, arkamda, yavaş hareketlerle yatak odasına yürüdük. İçeriye girdik. Kocamı yatağın ayak ucuna, köşeye oturttu. Arkadan bağlı bileklerini saran kravatın ucunu yatağın demirine bağlattırdı bana sımsıkı… Elini uzatıp sağlamlığını denetledi. Rahatlamıştı şimdi… Bıçağın ucunu salladı bana doğru,
“Üstünü çıkar sadece, bluz, sütyen… Mini eteğin kalacak, çoraplar da, ayakkabılar da… Yatağa uzan sonra, ayakların yerde olsun…”
Kocama baktım. Çaresiz gözlerle, kafesteki kuş gibi bakıyordu bana… Ellerini kaldırdı hafifçe, yatağın demirine bağlı ellerini… Yapacak bir şey yok dercesine… Dediğini yaptım. Elleri bağlı, çaresiz kocamın ve beni sikecek olan erkeğin heyecanla parlayan gözleri önünde yavaş hareketlerle üstümü çıkardım. Kollarımı kaldırıp sütyeni de fırlattım yere öfkeyle… Memelerim meydanda, üstüm çıplak vaziyette, yatağa uzandım öylece, onun istediği gibi, ayaklarım yerde…
Cafer de soyundu benden sonra… Üstünde ne varsa çıkarıp attı. Kalkmış siki tüm heybetiyle havaya dikilmişti. Önümde, ayakta durmuş, beni seyrediyordu. İştahla, şehvetle bakıyordu yarı çıplak bedenime…
“Hey, bu ne böyle?” dedi sonra… Etajerin üstüne uzandı, gece kullanmak için oraya bıraktığım vibratörü görmüştü. Eline aldı, evirip çevirdi, düğmesine bastı, titreştirdi. Hasan’ın kucağına fırlatıp attı sonra,
“Bu gece buna ihtiyacınız olmayacak çocuklar…” dedi alay ederek… Elini önüne götürüp haşmetlisini kökünden tutup salladı. “Bu gece bunu yiyeceksin Güllü Sultan… Yapmasını değil, canlısını yediricem sana…” Elindeki şey vibratörden daha iri ve azametli görünüyordu yattığım yerden bakınca…
Eğildi sonra, zaten minicik olan, yatağa yatınca sıyrılmış eteğimi iyice yukarı kaldırdı. Diz çöktü önümde…
Bıçağını yumruk gibi kabarmış amıma sürttü. İrkildim. Çelik soğukluğu amımın ateşini kesmeye yetmemişti. Hayran hayran bakıyordu sadece… Diğer eliyle ayakkabımı tuttu. Ayak bileklerimi okşadı. Çoraplı bacaklarımı… Ayağımı kalkmış sikine sürttürdü. O da ateş gibi yanıyordu, çorabın üstünden hissedebiliyordum.
Dizlerime kapandı, çorabın üstünden bacaklarımı öpücüklere boğdu. File çorabın deliklerinden dilinin sıcaklığını duyurdu bana, ıslaklığını… Jartiyer çorabın bitimindeki geniş dantellerini okşadı uzun uzun… Bittiği yerde başlayan akça pakça etimi öpücüklere boğdu… Dışını, bacaklarımın içini… Offf…
Sonra da başını kasıklarıma gömdü. Dişlerimi sıkıyordum, inlememek, zevk aldığımı belli etmemek için çalışıyordum çaresizce… Fakat ah… Dili, o ıslak, pütürlü dili klitorisimi okşamaya başladığında dayanamadım daha fazla…
“Ohhh…” diye bir inleme koptu benden…
Elimde değildi işte… Zevk alıyordum. Adı istediği kadar tecavüz olsun, bıçak zoruyla sikilmek olsun… Müthiş zevk alıyordum. Utanarak kocama baktım. O da oturduğu köşeden bize bakıyordu. Bana… Başka bir erkeğin dilinden zevk alan karısına… Gözlerinde çözemediğim bir ifade vardı. Kıskançlık mı? Kızgınlık mı?
Yoksa ikimiz sevişirken ona Cafer diye seslenmemi isteyen, her sevişmemizde beni Cafer’e siktirdiğini hayal eden, pezevenk diye küfür etmemden zevk alan, tahrik olan kocam mıydı bize heyecanla bakan?
Bacaklarımın arasında diz çökmüş, amcığımı yalayıp yutan Cafer, ellerini de memelerime uzatmış, uçlarını parmaklarıyla ovalıyor, daha çok bitiriyordu beni… Dayanamadım, inlemelerim arttı. İçimden sular çağıldıyordu. Dayanamadım daha fazla,
“Cafer… Yeter… Oh, yeter artık Cafer…” diye yalvardım adama… Başını kasıklarımdan kaldırdı bana baktı. Dudakları ıslanmıştı am suyumla…
“Yeter mi Güllü?” dedi hınzır hınzır… “Bunca ayrılığa bu kadarcık am yalamak yeter mi?” Puşt, biliyordu nasıl zevk aldığımı… Elimi uzatıp saçlarından tuttum, başını kaldırmaya çalıştım.
“Yeter diyorum sana… Bırak yalamayı…”
“Ne yapayım peki Gülüm? Söyle bana…”
Kocama baktım. Elleri bağlı kocama… Heyecanlanmış gibiydi. Yanakları kızarmış, merakla beni, söyleyeceğim şeyi bekliyordu. Biliyordum. O da istiyordu benim istediğim şeyi… Biliyordu ne istediğimi… Sonunda söyledim.
Kocamla her sevişmemizde inleyerek, bağırarak tekrarladığım, zevkten inlerken kocama söylediğim, ikimizi de deli gibi tahrik eden, boşalmamızı sağlayan o sözleri söyledim sikicime… İstekle… Şehvetle…
“Sik beni Cafer…” diye inledim. “O koca sikini geçir bana… Sik… Seni istiyorum ben… Yeter artık… Sik beni…”
Kalktı, jartiyer çorabının süslediği uzun bacaklarımı ayırıp arasına girdi. O kalın, koca sikini sürttürdü yine amcığıma… Heyecanla, titreyerek bekledim erkeği… Başını soktu zorlayarak…
“Ohhh…” diye inledim, gözlerim karardı zevkten… “Ohhh… Cafer… Çok güzel… Özledim senin sikini… Piç herif… Orospu çocuğu… Sikini özledim senin… Bu… Bu koca siki özledim ben… Beni sikmeni, içimi deşmeni özledim…”
Yavaş yavaş soktu içime… İnlete inlete… Başımı sağa sola çeviriyor, zevkle durmaksızın inliyordum. Kocamı gördüm, heyecanla bana bakıyordu. Bacak arama, içime girmekte olan koca yarağa bakıyordu kocam… Elimi uzatıp bacağını tuttum. Okşadım. Amıma giren yarağın verdiği zevkle gözlerim kapanırken ben de kocamı okşadım.
Elimle kucağına geldiğimde pantolonun kumaşının üstünden, önündeki minik kabarıklığı hissettim. Siki kalkmış vaziyetteydi kocamın… O da zevk alıyordu benim sikilmemden, hem de yanıbaşında, sikilmem, koca yarağın amıma girmesi, benim zevk dolu inlemelerim kocama zevk veriyordu… Cafer sikini kökledi bir anda…
“Aahhh…” diye bir feryat kopardım. Ellerim kasıldı, kocamın sikini sıktım avuçlarımda istemsizce… Kocam da inledi benimle beraber…
Cafer’in koca siki bir zaman yara yara gidip geldi içimde… Bacaklarımın arasında inip kalktı durmaksızın, yorulmaksızın… Sonra ben kaldırdım erkeği bacaklarımın arasından, kocama yönelip Cafer’e doğru domaldım.
Kocamın pantolonunun kemerini çözdüm, küloduyla beraber sıyırıp çıkardım. Altı çıplak, kalkmış sikiyle oturuyordu elleri bağlı vaziyette… Kocamın kucağına başımı koyup, popomu havaya kaldırdım. Kalçalarımı titrettirip işareti verdim arkamdaki erkeğe… Arkamdan yaklaşıp bir anda amıma geçiriverdi sikini, hart diye…
“Ohhh… Yavaşş… Hayvan…” diye inledim. Sonra da kocamın sikini ağzıma aldım. Cafer beni sikti, ben kocamın sikini emdim, yaladım durdum.
Neye niyet, neye kısmet… Ben kocama, vibratörle beraber grup sekse hazırlanırken gerçekten grup seks yapıyorduk. Harika bir şeydi. Amıma girip çıkan aletin verdiği zevke dayanamadım daha fazla… Ben orgazm olurken ağzımdaki kocamın pipisi de damlalarını salıyordu ağzıma…
Cafer hayvanı boşalmamıştı daha… Yatağa yatıp kucağına çekti beni… Üstüne çıktım. Bacaklarımı ayırıp sikinin üstünde alçalırken kocam hala bize bakıyordu. Daha çok, içime girmekte olan bilek kalınlığındaki hayvana… Dudaklarımı ısıra ısıra aldım içime aldım o hayvanı… Oturup kalkmaya başladım sonra deli gibi…
Cafer’in kürek gibi elleri çoraplı bacaklarımı okşuyordu durmaksızın, o pek beğendiği kalçalarımda dolaşıyordu. Titrettiriyordum kalçalarımı, siki içimde elektrik çarpmış gibiydi, böğürmeye başlamıştı aygırım… Sonunda onu da boşalttım. Yatağa devrildim.
“Çözün artık beni…” diye inledi kocam… Baktı benden hayır yok, serilip kalmışım, ortağına seslendi, “Hadi ortak, çöz beni…”
Cafer kalkıp kravatı çözdü, kocamı serbest bıraktı. Üçümüz yan yana uzandık yatakta… Ben iki erkeğin ortasındaydım. İkisi de yan dönmüş, beni okşuyorlardı hayran hayran…
Mutlulukla gerindim. Gece yeni başlıyordu daha…
“Nasılsın Güllü?” dedi. “Tur bitiyor, yarın gece evde olurum. Özledim seni…”
“Ben özlemedim” dedim gülerek, “Ortağın seni aratmıyor pek…” O da güldü,
“Bak sen…” dedi. Sesini alçalttı, fısıltıyla, “Memnun musun peki ortağımdan? Güzel sikiyor mu seni?” İşveli işveli, şehvetli bir sesle,
“Evet canım. Ortağın çok güzel sikiyor kocacım…” dedim. Kudurtmak istiyordum kocamı, delirtmek istiyordum. “Ohh, her gece, kol gibi giriyor amıma… Damarlı damarlı… Sikmeden bırakmıyor karını…” Kocam telefonun öbür ucunda inledi,
“Off… Yapma Güllü… İşkence yapma bana… Bütün gücümü yarın geceye, sana saklıyorum ama boşaltacaksın beni şimdi… Yapma…”
“Ne yapayım kocacım? Sen ortağına söyle, yapmasın. Her gece sikiyor beni… Hadi, kapat telefonu da, sikmeye başlasın ortağın… Şu anda elimde, bacaklarımın arasında, hazır bekliyor. Yirmi santim hazır yarak, biliyorsun. Ohhh… Suyum akmaya başladı şimdiden…”
“Kapatmayayım ne olur aşkım… Ortağım seni sikerken inlemelerini duymak istiyorum. Seni nasıl inletiyor zevkten, ben de duyayım bebeğim… Hadi, söyle ona, sikmeye başlasın seni… Oh, hadi benim güzel karım, seksi karım…”
“Mmmm… Başladı bile kocacım… Ohhh… Başı amıma dayandı şimdi… Çok güzel… Amımın suyu akmış, suyumda başını ıslatıyor… Ahhh… Kayganlaştı şimdi… Bacaklarımın arasında… Ohhh…”
“Aç bacaklarını aşkım… Ortağımın koca yarağı canını yakmasın, güzel güzel girsin amcığına… Ohhh… Güzel karımın, kaygan amcığına girsin ortağımın yarağı… Ooohhh…”
“Giriyo aşkım… Giriyor… Ooohhh… Başı girdi bile… Yara yara giriyor karının amcığına… Aaahhh… Canımı acıtıyor ortağın… Çok kalın siki var kocacım… Acımadan sikiyor karını… Ohhh…”
“Girdi mi hepsi aşkım? Yirmi santimin hepsi girdi mi amına? Söylesene… Hadi anlat… Ohh… Söyle ona, yarın gece geldiğimde üçümüz birden sikişelim. O senin amına girsin, ben götüne… Grup seks yapalım aşkım… Ohhh…”
“Offf… Sikin beni… İkiniz birden sikin… Aranızda tost yapın… Ooohhh… Girdi kocacım… Hepsi girdi… Düğmesine bastım şimdi… İçimde titreyip duruyor… Ohhh… Hem titriyor, hem sokup çıkarıyor amıma… Delirtiyor beni… Ortağın zevkten delirtiyor beni aşkım… Mmmm…. Ohhh…. Geliyorummm… Geliyorummm…”
Sonunda dayanamadım, telefonu fırlatıp attım elimden… İki elimle birden amımdaki vibratörü tutup çalışmaya başladım. Telefonda kocama söylediğim gibi sokup çıkarıyordum titrek yarağı…
Pespembe, damarlı, kocaman başlı, realistik bir penis vardı elimde… Bir erkeğin altında ezilmenin yerini tutmazdı elbette ama zevk veriyordu. Kalındı, uzundu… Vajinamın duvarları geriliyor, içime tamamını soktuğumda başı yumurtalıklarıma vuruyordu. Altında yumuşacık testislerini de yapmışlar, onlar da ıslak arka deliğime baskı yapıyorlardı amıma kökledikçe…
Alt üst komşularımız duymasın diye dudaklarımı ısıra ısıra boşaldım. Bacaklarıma kramp girdi zannettim, parmak uçlarıma kadar kasılmıştım zevkten…
Memelerimin arası boncuk boncuk terlemiş vaziyette inip kalkıyordu. Nefessiz kalmıştım yine… Zorlukla elimi bacak arama götürdüm. Hala titreşip duran yapay penisi çıkardım amımdan… Gece lambasının ışığına tutup baktım. Islaktı. Başını dudaklarıma değdirdim, minnetle öptüm.
Hasan benim itirazlarıma aldırmadan dediğini yapmış, rehber arkadaşıyla internetten beğenip aldırmıştı bu vibratörü… Çok kızmama, rehberin özel hayatımızı öğrenmesine ifrit olduğuma aldırış bile etmemişti.
“Çok zevk alacaksın, itiraz etme.” demişti. Akşam geldiğinde yemekten sonra kutuyu açıp gösterdi bana aldığı şeyi… Bulaşıkları filan bırakıp yatağa geçtik, ilk denememizi yaptık kocamla… Sonuç, mükemmeldi. Elindeki vibratörü kullanarak zevkten bayılttı beni… Kocam “ortağım” dedi, öyle kaldı adı… “Kocamın Ortağı”
Ertesi gün çocukları babaannelerine, gece kalmaya gönderdim. Kaynanamla konuşmuyordum hala… “Oğlunun bamya gibi çükü var” dedim diye, “Caferin kol gibi yarağını yiyorum” dedim diye nefret ediyordu benden… Aman, çok da amımdaydı sanki…
Akşama doğru hazırlanmaya başladım. Banyo, kokular, parfümler, saç, makyaj, seksi iç çamaşırları, şeffaf sütyen, tanga külot, mini etek, degajesi göğsümün çatalına kadar açık transparan siyah bluz, yüksek topuklu siyah lame ayakkabılar, file jartiyer çorapları…
Kocamın ortağını kutusundan çıkardım, yatağın yanına, etajerin üstüne dikine koydum görünecek şekilde… Gece birkaç saat sonra, kocam geldiğinde ikisi birden sikeceklerdi beni… Ortalarına alıp inlete inlete sikeceklerdi, grup seks yapacaktık.
Pili var mıydı acaba? Elime alıp düğmesine bastım, titreşmeye başladı. İç geçirdim. Eteğimin altına sokup külodun üstünden amıma değdirdim. Off… Çalışıyordu evet… Göreve hazırdı kocamın ortağı… Külodu yana sıyırıp amıma sokmamak için kendimi zor tuttum. Biraz daha sabır, az kaldı…
Salona gittim. Yemek masasının üstünde çilingir sofrası hazırdı. Birkaç meze hazırlamıştım, kocama rakı, bana şarap, salata… İki üç parça et ızgarada kızarmaya hazır vaziyette, mutfakta ocağın üstünde bekliyordu. Hasan duşunu yaparken beş dakikada hazır olurdu.
Yemek, içki, sonra da yatak… Eski saf kasaba kızı değildim artık, Cafer köpeği alem yapmaya, sevişirken içmeye alıştırmıştı. Başımı salladım iki yana, yine o puştun adını anmıştım elimde olmadan… Ne zaman bitecekse bu anmalar…
İçimden şarkı söylemek geliyordu, neşe doluydum. Uyduda oryantal müzik çalan bir kanal arıyordum. Kafaları çekerken müzik eşliğinde oryantal yapıp azdıracaktım adamı… Striptiz belki… Kucak dansı… Kucağında kalçalarımı titretirken… Off…
Tam güzel, oynak, kıpırdak bir müzik bulmuştum ki, kapı çalındı. Saate baktım, hayret, erken gelmişti kocam… Hoplaya hoplaya kapıya gittim.
Gecemiz başlıyordu. Holdeki aynada saçımı başımı düzeltip eteğimi iyice kısalttım. Bluzun yakasını biraz daha çekiştirip aşağıya indirdim. Tam sikilesi bir kadın olmuştum. İstekli… Hazır…
Gülerek kapıyı sonuna kadar açtım. Kollarımı da açıyordum ki… Donup kaldım. An dondu. Film gibi… Sinema sahnesi gibi… Bir anda…
Gelen kocam değildi.
Cafer vardı kapıda…
Cafer…
Bana yıl gibi geldi o an… Ağzım bir karış, gözlerim fal taşı gibi… Kollarım havada… Adam tam karşımda, burun burunayız, kara gözleri daha da kararmış, tepeden tırnağa süzerek bana bakıyor.
Her şeyimle, giysilerimle, beynimle, tüm hücrelerimle kendimi sekse, sikilmeye öyle hazırlamışım ki, kendimi öyle adamışım ki… Hani kapıda kim olsa yatırıp siker beni oracıkta, o derece…
Tam kendime gelip bağırmaya hazırlanıyordum ki bir anda atıldı. Elinin biri ağzımın üstüne kapanırken kendini içeriye attı, ayağıyla kapıyı kapatıverdi. Beni döndürüp sırtımı kapıya yasladı. Sımsıkı… Bir saniye bile sürmemişti bunu yapması… Eli ağzımda, bağırmak istiyorum, bağıramıyorum. Kurtulmak istiyorum, cendere gibi saran kollarından kurtulamıyorum.
Her şey neredeyse o ilk günkü gibi… İlk seviştiğimiz gün gibi… Bana arzuyla, şehvetle bakışı… Ahtapot gibi sarışı… Bana baskı yapan, kapıyla arasında ezip kaçmama engel olan ağır erkek bedeni… Aramızdaki kumaşlara aldırmadan karnıma batan heybetli ve istekli organının tanıdık sertliği…
Tek farklı olan şey benim duygularım… Arzu dolu, istekli, bir an önce siksin diye deli olan kadın yok bu gece… Ona olan nefretim, kinim var sadece… İçimdeki kadını uyandırdığı için, fırtınalar yarattığı için, sonra da beni o fırtınalara bırakıp gittiği, beni arzularının elinde oyuncak ettiği için… Namuslu bir ev kadınından, şehvetli bir orospu yarattığı için… Her şey için nefret ediyordum ondan…
“Bırak beni…” diye bağırdım elinin altından, ağzımın içinden… Boğuk, anlaşılmaz bir ses çıktı sadece…
Kurtulamıyordum, bağıramıyordum. Ağzımı açtım iyice, sonra araya giren parmağını var gücümle ısırdım. Canı yandı. O anda bir şimşek çaktı sanki, diğer eliyle suratıma okkalı bir Osmanlı tokadı patlatmıştı. Neye uğradığımı şaşırdım bir anda… Bir tokat da diğer yanağıma indi.
“Aahhh…” diye acıyla inlerken koca elini yapıştırınca ağzım yine kapandı. Alev gibi yanan yanağımın yanında metalik bir şırrak sesi… Meşhur sustalı bıçağı yuvasından çıkmış, soğuk çelik gözümün kuyruğunda parlamaya başlamıştı. Bedenini, sertleşmiş organını tüm gücüyle bana bastırırken tısladı,
“Sesini kes, yoksa gebertirim seni… Kim vurduya gidersin.” Korkuyla, can acısıyla başımı salladım. “Elimi çekiyorum. Bağırmayacaksın. Bıçak şah damarında, oynattığım anda gidersin. Tamam mı Gülüm?” Başımı salladım yine… Elini çekti, derin bir nefes aldım ciğerlerimin tüm gücüyle… Güldü,
“Orospuu… Şuna bak, memeleri nasıl kabarıyor nefes alırken…”
Nefretle söylenmeye başladım,
“Bırak beni pis herif… Piç… Kocam gelir şimdi… Yetmedi mi bize yaptıkların? Niye çıktın geldin?”
“Tam üstüne bastın. Yetmedi seninle yaptıklarımız… Unuttun mu? Beraber yaptık her şeyi… Sen de zevk aldın, ben de…” Bunu söylerken sert erkekliğini bastıra bastıra sürttürdü bedenime…
“O zevk o zamandı Cafer… Beni bırakıp gittin, elalemin insafına bıraktın, kurtlar sofrasında yesinler diye bıraktın beni… Hasan olmasaydı, kocam beni kabul etmeseydi kerhanede orospuydum şimdi… ”
“Tamam sevgilim, haklısın, bir hata yaptım. Hazırlıksızdım, bir anda parasız kalınca pusulayı şaşırdım, seni kaybettim. Pişmanım ulan… Daha ilk günden beri, köpek gibi pişmanım. Dönüp geldin kocanın yanına… Telefonu değiştirmişsin, açılmıyor. Yolda belde karşılaştığımızda başını çeviriyorsun, bana bakmıyorsun bile… Sana ulaşamıyorum, deli oluyorum. Sen delirttin beni kadın… Ölüyorum senin için…”
“Madem pişmandın, neden dönmedin Cafer bey? Ev sahibine biriken kirayı kim ödedi peki? Neyle ödendi ev kirası? Sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun? O sevgili asker arkadaşın bana neler yaptı, haberin var mı?” Bocalar gibi oldu biraz, sonra üste çıktı yine,
“Biliyorum. Haberim var. Telefonda anlattı neler yaptığını pislik… Marifet yapmış gibi anlattı.” Durdu, biraz geri çekilip bana baktı. Gülümseyerek,
“Ama senin neler yaptığını da anlattı be Gülüm… Ev sahibi kirayı isteyince gıkını çıkarmadan altına yatıvermişsin herifin… Benim tertip pencereden seyretmiş senin nasıl seviştiğini… Adamın kendi çıplak, bir tek ayağında körüklü çizmeler… Ha? Sonra da adam gidince eve kendisi girmiş. Ona da vermişsin. Hem de nasıl? Anlata anlata bitiremedi senin nasıl sikiştiğini… Delirtti beni…”
“Ne yapayım? Kendimi öldürecek halim yok ya… Bağırsam, yırtınsam ne fayda, kimse duymazdı ki beni… Adamlar kafaya koymuş beni sikmeyi… Ben de senden öğrendiklerimi sattım onlara… Ev kiramızı amımla ödedim. Asker arkadaşın şantaj yaptı bana, altına yatarak sesini kestim.”
“Biliyorum Güllü… Hepsini biliyorum. Affet beni aşkım…”
“Ulan nasıl erkeksiniz siz be? Seninle sikişiyorum kocam affediyor. Kız oğlan kız gibi eve geri döneyim diye yalvarıyor. İki yabancıyla sikişiyorum, sen tınmıyorsun. Gelmiş, sevişelim, sikişelim diye yalvarıyorsun. Hadi, bırak beni şimdi… Kocam gelip görürse anlatamam bunu… Hadi, lütfen…”
“Senden ötürü Güllü… Senin güzelliğinden, şehvetinden, seksapelinden ötürü… Değil üç erkek, bir tabur asker üstünden geçse yine gelir alırım seni… Şimdi de değil kocan, feriştahı gelse kimse alamaz seni elimden Gülüm… Bu gece sikileceksin, kaçarın yok. Sikmeden bırakmam seni… Gel buraya bakayım…”
Bıçak tutan elini boynuma doladı, diğer elini bir anda eteğimin altına sokup külodumun üstünden amımı avuçlayıverdi. Korkuyla inledim.
“Yapma diyorum sana… Yapma…” Külodun üstünden amımı ovalarken dudaklarımı öpmeye çalışıyordu,
“Ohhh… Ne bu vaziyet kız? Kocan sikecek diye mi bu hazırlıklar? Oh, orospu gibi giyinmişsin. Bu file çoraplar, mini etekler, tanga donun su içinde… Öldürecen beni lan… Bir de sikme beni diyorsun. Ben seni sikmeden bırakır mıyım artık güzelim? Taş bebeğim benim… Anam… Cafer kurban olsun sana kız…”
“Yalvarıyorum sana insan gibi… Yapma diyorum, kocam gelecek diyorum…”
“Ben de gelsin diyorum. Umurumda değil. Anlatsana bana sen… Bütün bu hazırlıklar o sümsük kocanın pipisi için mi Gülüm? Sikebiliyor mu o pipiyle seni? Doyurabiliyor mu seni?”
“Sana ne? Dert mi sana, amıma girip çıkan sikin kaç santim olduğu? Bırak onu ben düşüneyim, sen kendini üzme…”
Amımı okşayan el şimdi memelerimi okşuyordu. Tüm vücudum refleksle hareket ediyordu. Okşanan amım sulanıyor, avuçlanan memelerimin uçları istemsizce kabarıyordu. İnce dantelden ibaret sütyenimin transparan kumaşı, incecik tül bluzum meme uçlarımın kabarmış görüntüsünü engelleyemiyordu.
“Offf… Nasıl da hemen kabardı gül memelerin… Bana dert tabi Güllüm… Hem de nasıl dert, sorma hiç… Kara kara düşünüyorum, ah, kocasının ufacık siki kesmez şehvetli bebeğimi, zevk alamıyordur diyorum. Seni düşünmeden geçen bir anım yok anam avradım olsun. Sen aklıma düşünce de sikim kalkıyor hep… İndirecek yer arıyorum. Hadi, indir şunu bebeğim…”
“Asla… Nefret ediyorum senden… İstersen yatırıp kes beni… Vermicem sana… Biraz sonra Hasan da gelir, bakalım ne yapacaksın?”
Ne yapabilir ki Hasan gelse? Cafer’in iri, kaslı erkek vücudunun yanında çeyrek porsiyon kocam… Siki gibi çeyrek porsiyon… Cafer de biliyor bunu… Ciğerini biliyor kocamın…
Bilmediği şey, kocamın altında yatarken, sikilirken onu hayal ettiğim… Kocamın da ben zevkle inlerken onun adını söylememden zevk aldığı… Bunu da Cafer’e söyleyecek halim yok elbette…
“Hadi gel Güllüm…” dedi, boynumdaki kolunu gevşetip içeriye yönlendirdi beni… İstemeden dediğini yapmak zorunda kaldım. Salonda kurulu masayı gördü, güldü.
“Vayy… Rakılar, şaraplar… Hazırlık ha? Ne yapacaktın kız? Adamı sarhoş edip kötü emellerine alet mi edecektin, ha? Vay utanmaz orospu vay… Vay azgın kaltak vay…” Masaya yönlendirdi. “Doldur bakayım bana şurdan bir kadeh rakı… Neşemiz yerine gelsin.”
Yarım arkamdaydı. Bıçaklı kolu boğazıma sarılmıştı. Diğer eli eteğimin altında, kalçalarımda, çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu sürekli… Rakıyı koydum, su, buz… Omuzumun üstünden uzattım arkaya… Aldı, bir dikişte içti. Tekrar uzattı doldurmam için… Ben doldururken çatalı alıp kavuna batırdı, bir dilim kavunu götürdü.
“Ohhh… Dünya varmış kız… Senin elinden zehir olsa içerim anam… Hadi sen de kendine şarap koy bakalım. Fondip yapalım. Kocanı sarhoş ettiğimiz, onun yanında seviştiğimiz gece gibi… Hadi…”
“İğreniyorum senden… Nefret ediyorum… Keşke yaşanmasaydı o gece… Lanet olsun…” diye söylene söylene dediğini yaptım.
Arkamdaydı tamamen… Kalkmış sikini sürtüp duruyordu kalçalarıma… Eteğimin altından bacaklarımı, kasıklarımı, bluzun üstünden, altından memelerimi okşuyordu. Şarap kadehini dudaklarıma götürürken rakı bardağını vurdu benim kadehe,
“Hadi bakalım, şerefimize güzelim… Sikişimize… Fondip… Haydi…” Zorla içirtti bana o kadehi, sonuna kadar… Sonra ikinci kadehe zorladı. Tekrar içtim ister istemez… Üçüncüde isyan ettim,
“Ne yapacaksın? Aklında ne var senin Cafer? Sarhoş olunca kucağına atlayacağım öyle mi? Sakın bekleme bunu… Nefret ediyorum dedim sana…” Elindeki bıçağı yanağıma bastırınca ürperdim.
“Sarhoş olup sikilmek, ölü olmaktan iyidir güzelim… Ne dersin?”
Kollarının arasında çevirdi beni… Yüz yüze duruyorduk, arkamda masa, önümde Cafer kapı gibi… İyice bastırdı önünü, eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Başımı çevirmeye çalıştım, bıçak engel oldu. Ağzımı sımsıkı kapatıp öpmesini bekledim. Tepki vermemeye çalışıyordum.
Öpmeyi bıraktı. Elini eteğimin altına soktu. İnce dantel külodumu bir çekişte yırttı, koparıp attı altımdan…
“Aahhh…” diye bir çığlık kopardım, canım yanmıştı. Ellerimi önüme götürdüm. Üçgenimi örtmeye, saklamaya çalıştım.
“Çek ellerini…” diye hırladı. Korkuyla çektim. Makineli gibi komutlarını arka arkaya sıraladı, “İki elini yanlara koy, masanın kenarını tut, bacaklarını arala…”
İstemeye istemeye dediğini yaptım. Popom masaya dayanmış, iki elim iki yandan masayı tutmuş, bacaklarım hafif aralanmış vaziyette bekledim. Pantolonun fermuarını indirdi, kalkmış sikini zorlukla baksır külodun deliğinden, fermuarın arasından çıkardı. O defalarca yaladığım, her damarını bildiğim, onlarca sikin arasında hemen tanıyabileceğim haşmetli erkeklik organı meydana çıktı. Sikini belinden tutup mini eteğimi kaldırdı, sikinin başını üçgenime sürttürdü.
“Yapma Cafer…” diye inledim son kez, yalvardım.
Dinlemedi bile… Sürtmeye devam etti sikini… İki dudağın arasına sürtüyor, klitorisimi sikinin başıyla okşuyordu. Benim güzel yarak delisi, azgın, kahpe amcığım yine bildiğini okumaya başlamıştı. İçinden zevk suları akıyor, kendisine sürtünüp duran erkekliği sırılsıklam yapıyordu. Zevkle inledi,
“Offf… Sen ne azgın orospusun sen… Daha amına koymadan ıslatmaya başladın her yeri kaltak…”
“Ne olmasını bekliyordun? Sen sikini sürtüyorsun, o ıslanıyor. Ben istemiyorum ki… Kendiliğinden oluyor. Lanet olsun sana… Bırak diyorum. Yapma…”
Sanki ben yapma değil, yap demişim gibi yükleniverdi ıslak sikiyle… Canım yanınca bacaklarımı aralamak zorunda kaldım. O kalın alet bir anda amıma girdi. Ayakta olduğumdan zorlanmıştım.
“Ahhh… Canım yandı… Orospu çocuğu… Canımı yaktın…” Gidip geliyordu amımda, zorlaya zorlaya, yara yara…
“Yansın kahpe… Amın yansın senin… Yanıyor zaten… Offf… Fırın gibi yanıyor amcığın… Alev gibi… Sikimi yakıyor… Ohhhh…”
Aleti her zamanki gibi bacaklarımın arasını doldurmuştu. Kendime bile itiraf edemiyordum ama özlemiştim bu hissi… Kalın kalın içime girmesini… Bıçak gibi, balta gibi bana saplanmasını…
Vibratör gibi değildi ki, gerçek bir yarak vardı içimde… Etli, kanlı, canlı… Ateş gibi… Ve o yarağın sahibi… Beni sikmek isteyen… Sikmek için yanıp tutuşan sahibi… Durmadan ayıp sözler söyleyen, tahrik eden, çıldırtan… Beni hem sinirden, hem zevkten delirten sahibi…
Birbirine tamamen zıt duygular çarpışıyordu içimde… Bir yanım nefret ediyordu ondan… İğrendiriyordu beni… Deli ediyordu.
Diğer orospu yanımsa alev alev yanıyor, koala gibi tırmanıp boynuna kollarımı, beline bacaklarımı dolamamak, içimdeki harika yarağın üstünde zıplamamak için, zevk çığlıkları atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Üstüme abanıp masaya uzandı. Az önce doldurduğum, hazır bekleyen rakı ve şarap kadehlerini aldı, şarabı bana uzattı. Siki hala balta gibi içimdeydi. Kadehini tokuşturdu yine benimkiyle…
“Hadi bebeğim. Sağlığımıza… Sikişimizin şerefine…” Rakıyı bir yudumda içti. Bense dudağıma götürmemiştim bile… Tutup ağzıma dayadı, sonuna kadar, zorla içirttirdi bana… Son şarap damlalarını yutamadım, bir miktar çenemden aşağıya boynuma, gerdanıma indi süzülerek…
“Ohhh… Bebeğimm…” diye inledi. “Senin dudaklarını şarap kadehi yaparım ben aşkım…” dedi, dudaklarıma yumuldu.
Dudaklarımı yalayan dilinin sıcaklığını hissedince ürperdim. Başım dönüyordu. Bana içirdiği dört kadeh şaraptan mı, şehvetten mi, içimdeki sikin verdiği zevkten mi? Bilmiyordum. Sarhoş olmuştum.
Dudaklarımı yalamayı bırakıp boynuma indi, şarap damlalarını yalaya yalaya gerdanımı geçti, göğüs çatalıma geldi. İki eliyle bluzumun degajesini zorladı, iki yana açtı. Dantel sütyenimi aşağı çekiştirdi. İri memelerimin uçları meydana çıktı. Parmak gibi kabarmış uçları görünce zevkle inledi.
Kalçalarımdan tutup masaya oturttu iyice, sikini içimden çıkarmadan… Hafif arkama yaslayıp iyice meydana çıkan meme uçlarıma yumuldu. Bir birini yaladı emdi, bir diğerini… Ellerim hala masadaydı. Saçlarından tutup başını memelerime gömmemek, zevkten inlememek, duygularımı ona belli etmemek için çırpınıyordum. Sonunda başını kaldırdı memelerimden, sikini içimden çıkardı,
“Off… Doyamıyorum memelerini yalamaya kahpe…” dedi. “Hadi dön biraz da kalçalarını göreyim senin… Öyle sikeyim seni… Esk**en olduğu gibi…”
“Hayır, asla…” dedim yine… Sanki koca siki içime almış, zevkten kıvranan ben değilim gibi… Masaya bıraktığı koca sustalıyı aldı eline, hırsla masaya, kalçamın, elimin yan tarafına sapladı bıçağı… Bir süre saplandığı yerde vınlama sesi çıkararak titreşti çelik bıçak… Korkuyla ürperdim.
“Domal dedim sana orospu…” diye hırladı. “Bu gece benim gecem… İstediğimi yap… Ya güzellikle, ya da zorla… Sen bilirsin.”
Tam ona cevap verecektim ki, kocamın sesini duydum.
“Yap şunun dediğini Güllü… Bırak… Direnme…”
İkimiz de başımızı sesin geldiği yere, kapıya çevirdik. Kocam. Hasan.
Kapının önünde durmuş, bize bakıyordu. Öyle… İfadesiz bir yüzle… Kim bilir ne zaman gelmiş, bizi izliyordu. Karısının en yakın arkadaşına nasıl sikildiğini… Ayak üstü… Bıçak zoruyla…
Ne yapacağımı bilemedim. Utanç… Korku… Heyecan… Sütyenin üstünden fırlamış memelerimi örtmekle, ıslak, sikilmiş amımı örtemeyen minicik eteğimi çekiştirmek arasında kararsız kaldım.
Cafer ise kararını vermiş gibiydi. Beni bir anda tuttuğu gibi çevirdi, yüzüm kocama dönük, arkam ona yaslanmış vaziyette, bıçağı sapladığı yerden çıkardı, gırtlağıma dayadı tekrar… Korku bürüdü içimi… Ne yapacağı belli olmuyordu manyağın… Film sahnesi yaşıyorduk sanki…
“Hasan? Hoş geldin…” dedi gayet sakin, kendinden emin, biraz gergince… “Biz de tam…”
“Hoş bulduk kanka…” dedi kocam… “Siz de tam…” Lafın gerisini getirdi. “Tam karımı sikiyordun zorla, ben geldim. Öyle mi kanka?”
Ses çıkmadı kankasından… Ne diyecekti ki? İki adım attı bize doğru kocam… “Doymadın mı karımı sikmeye Cafer? Bizi rezil ettin be arkadaş… Bütün kasabaya rezil kepaze ettin bizi… Karımı kandırdın, siktin, yetmedi aldın, götürdün. Bırakmadın yakamızı bir türlü… Hala mı arkadaşının karısını sikmek istiyorsun Cafer? Doymadın mı hala?”
Cafer belimi sımsıkı saran kolunu biraz daha sıktı, bıçağı biraz daha batırdı boynuma, irkildim.
“Yaklaşma Hasan… Gırtlağını keserim karının… Şu güzelliğe yazık etme…” Kocam ellerini kaldırdı, sakinleş der gibi… Durdu, bekledi.
“Doymadım be Hasan… Baksana şuna… Şu güzelliğe doyulur mu Hasan? Karının güzelliğine doyulur mu arkadaş? Evet, doymadım, karını sikmeye… İlik gibi karın var be arkadaş… Şeytanı baştan çıkarır senin karının güzelliği, şehveti… Baksana fahişeye, nasıl hazırlanmış sen geleceksin diye… Off… Of… İki çocuk doğurmuş ama, liseli l****alar gibi kaltak karın… Şu mini eteğine bak, şu memelere bak, şu file çorabına bak…”
Eliyle eteğimi kaldırıp külotsuz amımı, jartiyer çorabımı gösterdi kocama… Üç duble rakıdan sonra dili iyice çözülmüştü Cafer’in… Kulağımın dibinde, hafif yuvarlanan diliyle durmadan konuşuyordu kocama…
“Karıcığın tanga külot giymiş senin için, az önce ben yırtıp attım karını sikerken… Bak şu amcığın güzelliğine… Az önce sikildi bu amcık… İçi pembe pembe parlıyordur şimdi, sen karşıdan bile görüyorsundur.” İçini çekti.
“Reva mı be Hasan? Bize reva mı bu arkadaş? Bak, şu benim yarağa bak… Şu yarak yirmi santimi geçiktir Hasan… Sen de bilirsin, az karı sikmedik beraber… Ama sen evlendin evleneli, senin karını her gördüğünde hazır ola geçiyor bu yarak arkadaş… Ağzım sulana sulana bakıyorum karının güzelliğine… Sana çaktırmamaya çalıştım hep… Ama öyle…“
“Bir de eve gidiyorum… Evde yağ tulumu karı bekliyor beni Hasan… Akşama kadar pasta, börek, başka şey bildiği yok benim karının… Ne emmesini bilir, ne gömmesini… O günah, bu günah… Ev işi… Yorgunluk… Baş ağrısı…”
“Sevişme? Sikiş? Yok… Çok zorda kalırsan istersin, yatağa yatar, bacaklarını kaldırır, amcık yalama olmuş, girer çıkarsın… Balon mu sikiyorsun, eşek mi sikiyorsun belli değil be arkadaş… Reva mı bu bana?” Nerdeyse ağlayacak koca adam… Sesi titriyor konuşurken…
“Bir de size bak Hasan… Tamam, allah vergisi ama, ufacık sikin var be kanka… Üstüne üstlük, bu ilik gibi, şehvetli, fingirdek karını yapayalnız bırakıp gidiyorsun be arkadaş… Kadın yarak diye, erkek diye inliyor, kendisi bile farkında değil. Nasıl bakıyor insana biliyor musun kanka? Nasıl insanın içini eritiyor senin karın bir bilsen…”
“Mahallede yürürken bir görsen, her yanı ayrı titriyor karının… Memeler ayrı, kalçaları ayrı… Ah o taş gibi kalçaları var ya karının… Her erkeğin dibi düşüyor senin karını gördükçe… Senin karına siki kalkmayan, tenhada kıstırıp sikmek istemeyen erkek değildir kanka…“
“Ben garip Cafer, ne yapayım? Ah, ben ne yapayım kanka? Dayanamadım işte… Dayanamadık. Senin karın erkeğe hasret, ben kadına… Ateşle barut gibi, yan yana koydun bizi… Yok para verilecek, karıma para ver… Yok taksit yatacak, eve para bırakıver… Aman göz kulak oluver… İkimiz yalnız… Parayı uzatırım, eli elimi okşar karının… Kendi bile farkında değil, gözlerini süzer beni gördükçe, sikilmiş gibi, sikilmek istermiş gibi…”
“Ah şu senin karın yok mu kanka? Deli etti beni… Şeytana uydum sonunda… Uyduk… Seviştik. Ben de zevk aldım, karın da… Birbirimizi doyurduk kanka… Açlığımızı, susuzluğumuzu giderdik birbirimizde… Ah şu parasızlık olmasa… Bırakır mıydım bu kadını ben? Ah ne eşeklik ettim… Nasıl bıraktım geldim yaban ellerinde Gülümü? Şimdi de işte, hatamı düzeltmeye geldim.”
Sustu. İçini dökmüştü. Bir sessizlik oldu. Kocam konuştu sonunda,
“Eee? Hata böyle mi düzelir Cafer? Karımı bıçak zoruyla sikerek mi düzelteceksin hatanı? Karımın canını yakarak mı? Şimdi ne olacak? Ben de geldim, ne yapacaksın şimdi? Beni de kesecek misin?”
“Ne bileyim Hasan… Sevişelim diyorum, istemiyor inatçı karın… Çok kızmış bana… Nefret ediyor. Ben de bıçak çıkarmak zorunda kaldım. Öyle sikebildim bir posta… Geri döndü diye namus kumkuması olmuş senin sikişken karın, azgın karın… Amcığından sular akıyor şırıl şırıl, yine de vermem diyor, siktir git diyor. Şimdi de sen varsın, dediğin gibi… Ne yapalım ki? Nasıl çözülür bu kördüğüm? Sabaha kadar böyle mi kalacağız Hasan?”
“En iyisi bırak git Cafer… Zor durumda kalma daha fazla… İşi büyütme. Şikayetçi olmayız biz, herkes kendi yoluna gider.”
“Yok Hasanım… Karınla sevişmeden, o güzel amcığına boşalmadan şurdan şuraya gitmem. Ahd ettim. İster zorla, ister güzellikle… Sonu nereye varırsa varsın. Bak, hala pantolondan çıkmış, kazık gibi sikim… Senin güzel karın indirecek bu kalkmış yarrağı… Başka yolu yok. İsterse sonunda ölüm olsun…”
Kocama baktı, üstünde şirketin şoför üniformasıyla duruyor karşımızda, boynunda kravat… Karar vermişçesine konuştu, sesi canlanmıştı,
“Çıkar şu kravatını boynundan bakayım sen… Halkasını bozma, kollarını arkaya kavuştur, kravatı bileklerine geçir. Yavaş yavaş, geri geri yanımıza gel bakalım şimdi…” Talimatlarının yapılmasını bekledi. Bu kez bana, “Güllü, kocanın kravatını sık iyice, bilekleri sımsıkı bağlansın. Tamam. Kravatın ucunu tut şimdi, yatak odasına gidiyoruz.”
Üçümüz birden, kocam önde, ben onun bileğini bağlayan kravatı tutmuş arkasında, Cafer gırtlağıma bıçağını dayamış, arkamda, yavaş hareketlerle yatak odasına yürüdük. İçeriye girdik. Kocamı yatağın ayak ucuna, köşeye oturttu. Arkadan bağlı bileklerini saran kravatın ucunu yatağın demirine bağlattırdı bana sımsıkı… Elini uzatıp sağlamlığını denetledi. Rahatlamıştı şimdi… Bıçağın ucunu salladı bana doğru,
“Üstünü çıkar sadece, bluz, sütyen… Mini eteğin kalacak, çoraplar da, ayakkabılar da… Yatağa uzan sonra, ayakların yerde olsun…”
Kocama baktım. Çaresiz gözlerle, kafesteki kuş gibi bakıyordu bana… Ellerini kaldırdı hafifçe, yatağın demirine bağlı ellerini… Yapacak bir şey yok dercesine… Dediğini yaptım. Elleri bağlı, çaresiz kocamın ve beni sikecek olan erkeğin heyecanla parlayan gözleri önünde yavaş hareketlerle üstümü çıkardım. Kollarımı kaldırıp sütyeni de fırlattım yere öfkeyle… Memelerim meydanda, üstüm çıplak vaziyette, yatağa uzandım öylece, onun istediği gibi, ayaklarım yerde…
Cafer de soyundu benden sonra… Üstünde ne varsa çıkarıp attı. Kalkmış siki tüm heybetiyle havaya dikilmişti. Önümde, ayakta durmuş, beni seyrediyordu. İştahla, şehvetle bakıyordu yarı çıplak bedenime…
“Hey, bu ne böyle?” dedi sonra… Etajerin üstüne uzandı, gece kullanmak için oraya bıraktığım vibratörü görmüştü. Eline aldı, evirip çevirdi, düğmesine bastı, titreştirdi. Hasan’ın kucağına fırlatıp attı sonra,
“Bu gece buna ihtiyacınız olmayacak çocuklar…” dedi alay ederek… Elini önüne götürüp haşmetlisini kökünden tutup salladı. “Bu gece bunu yiyeceksin Güllü Sultan… Yapmasını değil, canlısını yediricem sana…” Elindeki şey vibratörden daha iri ve azametli görünüyordu yattığım yerden bakınca…
Eğildi sonra, zaten minicik olan, yatağa yatınca sıyrılmış eteğimi iyice yukarı kaldırdı. Diz çöktü önümde…
Bıçağını yumruk gibi kabarmış amıma sürttü. İrkildim. Çelik soğukluğu amımın ateşini kesmeye yetmemişti. Hayran hayran bakıyordu sadece… Diğer eliyle ayakkabımı tuttu. Ayak bileklerimi okşadı. Çoraplı bacaklarımı… Ayağımı kalkmış sikine sürttürdü. O da ateş gibi yanıyordu, çorabın üstünden hissedebiliyordum.
Dizlerime kapandı, çorabın üstünden bacaklarımı öpücüklere boğdu. File çorabın deliklerinden dilinin sıcaklığını duyurdu bana, ıslaklığını… Jartiyer çorabın bitimindeki geniş dantellerini okşadı uzun uzun… Bittiği yerde başlayan akça pakça etimi öpücüklere boğdu… Dışını, bacaklarımın içini… Offf…
Sonra da başını kasıklarıma gömdü. Dişlerimi sıkıyordum, inlememek, zevk aldığımı belli etmemek için çalışıyordum çaresizce… Fakat ah… Dili, o ıslak, pütürlü dili klitorisimi okşamaya başladığında dayanamadım daha fazla…
“Ohhh…” diye bir inleme koptu benden…
Elimde değildi işte… Zevk alıyordum. Adı istediği kadar tecavüz olsun, bıçak zoruyla sikilmek olsun… Müthiş zevk alıyordum. Utanarak kocama baktım. O da oturduğu köşeden bize bakıyordu. Bana… Başka bir erkeğin dilinden zevk alan karısına… Gözlerinde çözemediğim bir ifade vardı. Kıskançlık mı? Kızgınlık mı?
Yoksa ikimiz sevişirken ona Cafer diye seslenmemi isteyen, her sevişmemizde beni Cafer’e siktirdiğini hayal eden, pezevenk diye küfür etmemden zevk alan, tahrik olan kocam mıydı bize heyecanla bakan?
Bacaklarımın arasında diz çökmüş, amcığımı yalayıp yutan Cafer, ellerini de memelerime uzatmış, uçlarını parmaklarıyla ovalıyor, daha çok bitiriyordu beni… Dayanamadım, inlemelerim arttı. İçimden sular çağıldıyordu. Dayanamadım daha fazla,
“Cafer… Yeter… Oh, yeter artık Cafer…” diye yalvardım adama… Başını kasıklarımdan kaldırdı bana baktı. Dudakları ıslanmıştı am suyumla…
“Yeter mi Güllü?” dedi hınzır hınzır… “Bunca ayrılığa bu kadarcık am yalamak yeter mi?” Puşt, biliyordu nasıl zevk aldığımı… Elimi uzatıp saçlarından tuttum, başını kaldırmaya çalıştım.
“Yeter diyorum sana… Bırak yalamayı…”
“Ne yapayım peki Gülüm? Söyle bana…”
Kocama baktım. Elleri bağlı kocama… Heyecanlanmış gibiydi. Yanakları kızarmış, merakla beni, söyleyeceğim şeyi bekliyordu. Biliyordum. O da istiyordu benim istediğim şeyi… Biliyordu ne istediğimi… Sonunda söyledim.
Kocamla her sevişmemizde inleyerek, bağırarak tekrarladığım, zevkten inlerken kocama söylediğim, ikimizi de deli gibi tahrik eden, boşalmamızı sağlayan o sözleri söyledim sikicime… İstekle… Şehvetle…
“Sik beni Cafer…” diye inledim. “O koca sikini geçir bana… Sik… Seni istiyorum ben… Yeter artık… Sik beni…”
Kalktı, jartiyer çorabının süslediği uzun bacaklarımı ayırıp arasına girdi. O kalın, koca sikini sürttürdü yine amcığıma… Heyecanla, titreyerek bekledim erkeği… Başını soktu zorlayarak…
“Ohhh…” diye inledim, gözlerim karardı zevkten… “Ohhh… Cafer… Çok güzel… Özledim senin sikini… Piç herif… Orospu çocuğu… Sikini özledim senin… Bu… Bu koca siki özledim ben… Beni sikmeni, içimi deşmeni özledim…”
Yavaş yavaş soktu içime… İnlete inlete… Başımı sağa sola çeviriyor, zevkle durmaksızın inliyordum. Kocamı gördüm, heyecanla bana bakıyordu. Bacak arama, içime girmekte olan koca yarağa bakıyordu kocam… Elimi uzatıp bacağını tuttum. Okşadım. Amıma giren yarağın verdiği zevkle gözlerim kapanırken ben de kocamı okşadım.
Elimle kucağına geldiğimde pantolonun kumaşının üstünden, önündeki minik kabarıklığı hissettim. Siki kalkmış vaziyetteydi kocamın… O da zevk alıyordu benim sikilmemden, hem de yanıbaşında, sikilmem, koca yarağın amıma girmesi, benim zevk dolu inlemelerim kocama zevk veriyordu… Cafer sikini kökledi bir anda…
“Aahhh…” diye bir feryat kopardım. Ellerim kasıldı, kocamın sikini sıktım avuçlarımda istemsizce… Kocam da inledi benimle beraber…
Cafer’in koca siki bir zaman yara yara gidip geldi içimde… Bacaklarımın arasında inip kalktı durmaksızın, yorulmaksızın… Sonra ben kaldırdım erkeği bacaklarımın arasından, kocama yönelip Cafer’e doğru domaldım.
Kocamın pantolonunun kemerini çözdüm, küloduyla beraber sıyırıp çıkardım. Altı çıplak, kalkmış sikiyle oturuyordu elleri bağlı vaziyette… Kocamın kucağına başımı koyup, popomu havaya kaldırdım. Kalçalarımı titrettirip işareti verdim arkamdaki erkeğe… Arkamdan yaklaşıp bir anda amıma geçiriverdi sikini, hart diye…
“Ohhh… Yavaşş… Hayvan…” diye inledim. Sonra da kocamın sikini ağzıma aldım. Cafer beni sikti, ben kocamın sikini emdim, yaladım durdum.
Neye niyet, neye kısmet… Ben kocama, vibratörle beraber grup sekse hazırlanırken gerçekten grup seks yapıyorduk. Harika bir şeydi. Amıma girip çıkan aletin verdiği zevke dayanamadım daha fazla… Ben orgazm olurken ağzımdaki kocamın pipisi de damlalarını salıyordu ağzıma…
Cafer hayvanı boşalmamıştı daha… Yatağa yatıp kucağına çekti beni… Üstüne çıktım. Bacaklarımı ayırıp sikinin üstünde alçalırken kocam hala bize bakıyordu. Daha çok, içime girmekte olan bilek kalınlığındaki hayvana… Dudaklarımı ısıra ısıra aldım içime aldım o hayvanı… Oturup kalkmaya başladım sonra deli gibi…
Cafer’in kürek gibi elleri çoraplı bacaklarımı okşuyordu durmaksızın, o pek beğendiği kalçalarımda dolaşıyordu. Titrettiriyordum kalçalarımı, siki içimde elektrik çarpmış gibiydi, böğürmeye başlamıştı aygırım… Sonunda onu da boşalttım. Yatağa devrildim.
“Çözün artık beni…” diye inledi kocam… Baktı benden hayır yok, serilip kalmışım, ortağına seslendi, “Hadi ortak, çöz beni…”
Cafer kalkıp kravatı çözdü, kocamı serbest bıraktı. Üçümüz yan yana uzandık yatakta… Ben iki erkeğin ortasındaydım. İkisi de yan dönmüş, beni okşuyorlardı hayran hayran…
Mutlulukla gerindim. Gece yeni başlıyordu daha…
3 年 前