YAZLIK ...

Telefonun sesiyle irkilip kendimi çirkin sekreterimin poposunu seyrederken bulmuştum, demekki yalnızlık artık canıma tak etmiş dedim kendi kendime. Eşimi o kazada kaybedeli iki yıl olmuştu neredeyse. Bana biri huysuz, diğeri mızmız iki oğlan bırakmıştı. İlk zamanların o berbat hali biraz geçmişti artık, toparlanmıştık epeyi. İki çocukla yalnız kalmak çok koymuştu başlarda, huylarıda değişmişti çocukların, huysuz kaprisli halleri beni delirtiyor ama ses çıkaramıyordum. Neyse, zaman herşeyin ilacıymış gerçekten. Artık hepimiz biraz daha iyiydik.
Epeyce bir süre cinselliği aklıma bile getirmemiştim, sanırım kendimdem utanıyordum. Ama artık geceleri tek başıma yatağımda dönüp duruyor türlü hayaller kuruyordum, arasıra sabah duşunda kendimi tatmin ediyordum ama pek bir işe yaramıyordu. Bir kadına ihtiyacım vardı, bir kadının bedenine, sıcaklığına, ateşine ihtiyacım vardı. Doruklara çıkıp sonra sımsıcak sarılıp uyumak istiyordum artık biriyle. Gençliğimden beri fahişelerden pek zevk almazdım zaten, o yüzden parayla yapmakda içimden gelmiyordu. Kendime şöle aklıbaşında, benim gibi yalnız birini bulmalıydım. Kırkbir yaşındaydım ve formda sayılırdım hala. Fiziğim fena değildi, 180 boyunda 90 kg geliyordum. Kumral ela gözlü epeyde yakışıklı bir adamdım. Eş dost benimle tanıştırmak için birilerini buluyordu ama ben evlilik falan düşünmüyorumdum birsüre, arada birileri oluncada buldukları hanımlara o yöndende yaklaşmak istemiyordum elbette.
Telefondaki babamdı, bana Altınolukta denize sıfır bir site içerisinde bir villadan bahsediyordu, bu yaz kirala orayı ben annenle çocukları alıp gideyim sende hafta sonları falan kaçar gelirsin değişiklik olur deyince tamam dedim bende. Onlar okullar kapanır kapanmaz gittiler, telefonda bana oranın çok güzel olduğunu çok beğendiklerini söylediler, herkes için iyi olmuştu.
Sonraki haftasonu bende gittim cuma akşamıydı, site epey büyüktü kendi havuzu falanda vardı. İkiz villa dedikleri bir tarzda inşa edilmişti, aynı bahçede bitişik iki ev gibi düşünün, her biri iki katlı dört odalı ve epey genişti. Bizimkiler gittiğimde komşu yazlığın sahipleriyle bahçedeki masada oturmuş çay içiyorlardı. Komşularımızda İstanbuldan Anadolu yakasında bir aileydi. Coşkun bey büyük bir şirketin yönetim kurulundaydı, kırkbeş kırkaltı yaşların oldukça iri yarı kibar biriydi, eşi meral, ev hanımıymış. Kadın gerçekten çok güzeldi. Uzun boylu, sarışın, yeşil gözlü ve çok güzel gülümsüyordu. Benimkilerin akranı birde oğulları vardı ve hemen kaynaşmışlar hergün birlikte takılıyorlarmış.
Ee Ali bey hoşgeldiniz tekrar dediler ve sohbete başladık. Çok tatlı insanlardı adamın uluslararası ticaret alanında yükseklisansı vardı, eşide sosyoloji okumuş ama sadece evden bazı kuruluşlara danışmanlık yapıyordu. İlk akşam öyle geçti, sabah kahvaltıdan sonra denize gittik, komşularımızda oradaydı, kadının fiziğide çok iyiydi gerçekten ince değildi ama topluda sayılmazdı, sağlam bir duruşu vardı. Öğleden sonra gölgede oturmuş hem kağıt oynuyor hem bira içiyordukki biri daha geldi; kadın kırkbeş yaşında vardı, esmer, kızılsaçlı, kısa boylu ama sırım gibi bir vücut. Kafasının yerine yirmibeş yaşında bir kızın kafasını koysanız o vücut taşırdı yani. Adı Gültenmiş, Meralle ikisi ayakta selamlaşırken Coşkun bana doğru eğilip kulağıma
sitenin motoruyla tanış, bekarsın ihtiyacın olur dedi gülümseyerek.
Gülten hemen teklifsiz oturdu yanıma, tanıştırıldıktan sonra kendine bir bira aldı ve başladı konuşmaya, kadının heryerinden orospuluk akıyordu resmen, bakışları, hareketleri, kahkahası çok davetkardı. İçimden acaba olurmu diye geçti hemen. Akşam için hepimizi yemeğe davet etti ve giderken bana göz kırpıp sakın ekmeyin beni dedi. Babamla annem gelmediler yemeğe evde kaldılar biz çocukları alıp gittik. Gülten duldu, annesiyle birlikte oturuyordu. Çocukları babalarıyla kalıyormuş. Yemek nefisti, şarapta öyle. Epey içmiştik hepimiz, çocuklar yemekten sonra kendi bahçemize oynamaya gitmişlerdi, bizde masada demleniyorduk artık. Epey sonra Coşkunla meral kalkınca bende kalkayım dedim ama beni bırakmadı, resmen kolumdan tuttu kahve içelim öyle git ikimizde bekarız onları boşver, onlar birlikte eğlenirler nasılsa diyince gülüştük. Yalnız kaldıktan sonra beni sorgulamaya başladı, sevgilim varmı, yoksa yalnızmıyım falan. Yalnızım deyince gözleri parladı, ama ben hemen artık evlenmek falan istemiyorum, sadece eğlenmek istiyorum deyip tedbir aldım. Gültende bende evlenmek istemiyorum bu yaştan sonra kimsenin kahrını çekemem deyince birbirimize bakıp güldük. Yavaşça kalktı, gidip ışıkların hepsini söndürdü, ev ve bahçe karanlığa gömüldü biranda. Yanıma geldi, önümde diz çöktü ve bu test sürüşü tatlım dedi. Usulca şortumun önünü açarken ben hiç kımıldamıyordum, çok doğal birşey yapıyormuş gibiydi, olacakları bilen içgüdülerim harekete geçmiş aletim setleşmeye başlamıştı. Ağzına aldı, tanrım nefisti ağzında olmak, harika emiyordu, ağzında kocaman demir gibi olmuştum. Sıcak ve ıslak ağzıyla beni boğazına kadar alıyordu, içinde olmak gibiydi. Öyle güzel emiyorduki çok dayanamayacağımı hissettim, içine alacakmısın diye sonrdum ; hayır ben bugün uygun değilim sen keyfine bak deyip emmeye devam etti. Artık beynim karıncalanıyor kasıklarımdan yükselen heyecana sahip çıkamıyordum, geliyorum deyince daha sert emmeye başladı, bende kendimi ona bıraktım. Olağanüstüydü, ağzına fışkırmaya başlayınca oda tatmin oluyormuşcasına sesler çıkarmaya başlamıştı, sanki benimle beraber oda boşalıyordu, hiç bitmiycek gibiydi. Son damlasına emip yuttu herşeyimi, ikimizde nefes nefeseydik, tatlım nefisti; en kısa zamanda gene yapalım artık sen git deyince bende kalkıp toparlandım. Tam bahçeden çıkarken siteye hoşgeldiniz Ali bey dedi gülerek. Allahım ne kadın yahu...
Pazar sabahı yine aynı şeyler , kahvaltı sonra deniz faslı, ben bir taraftan akşammı çıksam trafik olurmu sabahmı gideyim diye düşünüyordum. Acele etme sabah kahvaltı eder çıkarsın dedim kendi kendime. Sahilde bir taraftan gözüm Gülteni arıyordu, tadı damağımda kalmıştı resmen, ama ortalarda yoktu kaltak. Akşam yemeğinden sonra coşkun ve meralle bahçedeydik, oğlanlar içeride playstation oynuyordu, coşkun bana gülten asıldımı sana diye sorunca biraz kemküm ettim, yok ya niye asılsın falan diyince meral kahkahalarla güldü. Oğlum babana bile asılır o sana niye asılmasın diyordu. Kadını iyi tanıyorlardı valla. Vakit ilerledi ve herkes yatmaya gitti ben bahçede yalnız kaldım. Aklımda yalnızca seks var o sırada Gülten biryerlerden çıkarmı diye bekliyorum sanki bilinç altımdan. Sonunda pes edip kalktım bende, gözüme çocukların ıvırzıvırları takıldı, toplamaya başladım. Merallerin kapısına doğru birkaç parça birşey daha var derken kendimi alt kat penceresinin önünde buldum, gözlerime inanımıyordum, pencerede sadece bir tül vardı ve odanın loş ışığında Coşkunla Meralin birbirine dolanmış çıplak vücutları tüm ayrıntılarıyla görünüyordu. Tuhaf ama aklıma ilk gelen niye yataklarında değillerde bu odada sevişiyorlar oldu. Manzara nefisti, Coşkun Merali domaltmış, arkasına geçmiş ve var gücüyle pompalıyordu, ikiside kesik kesik inliyorlardı. Ben pozisyonu tam olarak yan tarafta seyrediyordum, nutkum tutulmuştu. İçimden bir ses git burdan oğlum ne bakıyorsun desede hiç kımıldamadım ve birden Meral başını pencereye doğru çevirdi, ben göremez tül var diye düşünüyordum ama o tam gözlerimin içine bakıyormuş gibi baktı. Sonra yüzünde farklı bir ifade ve o tatlı gülümsemesiyle daha sesli inlemeye başladı, ben hala kıldayamıyordum oda gözlerini pencereden almamıştı ve gelmeye başladı, titremelerini ben bile görüyordum çığlık çığlığaydı. Onlar halıya yığılınca bende odama döndüm ve yatağımda o manzarayı hayal edip kendimi tatmin ettim. İyiki tutmuştum bu yazlığı...
Published by emre3443
13 years ago
Comments
Please or to post comments