Yeni evli komşum

Taze evli komşum…

Bir sabah evimdeki çalışma odamda işe koyulmuştum, kapı zili çaldı. Özel bir şirkette insan kaynakları müdürlüğü yapan karım işe gitmek için hazırlanmış, kapıdan çıkmak üzereydi. Karımla birlikte baktık.

Karşımızda 25 yaşlarında çelimsiz bir erkek ve yaşının sonradan 23 olduğunu öğrendiğim, ama taş çatlasa 18 gösteren, uzun boylu, uzun ve bakımlı saçları olan, göğüsleri giydiği badiden taşan harika bir kız duruyordu.

Bizim karşımızdaki boş daireyi tutmak istiyorlarmış. Ev sahibi benim yakın bir arkadaşım olur ve bir anahtarı bana bırakmıştı.

Digital pazarlama üzerine kendi şirketim var. İşim bilgisayar ve internetle ilgili olduğundan eğer müşteri ile görüşmeyeceksem bazen ofise gitmiyorum ve işlerimi evimdeki çalışma odamdan yürütüyorum. O gün de ofise gitmem gerekmiyordu, karımla birlikte gençlere daireyi gezdirmeye başladık.

Evi gezdirirken çiftin durumları hakkında bilgi aldık doğal olarak… Erkeğin ismi Ahmet, kızın ismi ise Selen imiş. Bir ay sonra düğünleri varmış. Ahmet babasının şirketinde muhasebeye bakıyormuş, Selen ise çalışmıyormuş.

Evi çok beğendiler. Yalnız evi gezdirirken dikkatimi çeken bir durum oldu. Selen sanki bir ay sonra düğünü olacak bir kız gibi heyecanlı değildi ve evle çok ilgilenmiyordu. Ahmet ise çocuklar gibi şendi. Evin her şeyiyle ilgileniyor, bakıyor, sorular soruyordu.

Her neyse, şartları konuştuktan sonra Ahmet'e uygun geldi ve arkadaşımla konuşup evi tutacaklarını söyledikten sonra tokalaşarak ayrıldık. Çift gittikten sonra karım,

“İpsiz sapsız birileriyle komşu olacağımıza bu çiftin evi tutması güzel oldu. İkisi de iyi insanlara benziyorlar değil mi?” dedi. Ben de,

“Evet, iyi insanlara benziyorlar!” dedim. Özellikle de Selen çok iyiydi. İyiden de öte, taş gibi hatundu doğrusu…

Bir hafta sonra yavaş yavaş eşyalarını taşımaya başladılar. Karım hemen Selen'le samimi olmuş. Öğrendiğine göre, Selen'in babası yıllarca Ahmet'in babasının şirketinde çalışmış. Emekli olurken de Ahmet'e Selen'i istemişler. Karımın yorumuna göre de kız oğlanı pek sevmiyormuş…

Derken bir haftalık balayından sonra nihayet taşındılar. Taşınalı üç gün oldu ama ikisini de hiç görmedik. Dördüncü günün sonunda akşam üzeri eve gelirken apartman kapısında Selen'le karşılaştım.

Daracık bir kot pantolon, üstünde kısa kollu, pembe ve yukarıdan ilk iki düğmesi açık bir gömlek vardı ve beni benden alan göğüslerinin üst kısmı yine görünüyordu. Selamlaştık,

“Nasılsın, iyi misin?” diye sordum.

“İyiyim!” dedi, ancak suratının halinden iyi olmadığı anlaşılıyordu. Birlikte asansöre bindik. Parfümünün kokusu beni mest etti. Kata gelince birbirimize iyi akşamlar dileyerek ayrıldık. Evde karım bana,

“Selen'leri hafta sonu yemeğe davet edelim mi?” deyince hiç tereddütsüz kabul ettim…

Pazar akşamı bize geldiklerinde gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. Tek parça, kısa, kırmızı bir elbise giymişti Selen… Cıvıl cıvıl, harika görünüyordu. Ahmet ise kahverengi bir takım elbisenin içinde, sanki 60 yaşında emekliliği gelmiş devlet memuru havasındaydı.

O an anladım ki bu kız Ahmet'e çok fazla… Evde şarap ve rakı vardı. Karım ve Selen kırmızı şarap içerken, biz de Ahmet'le rakı içtik. Gırgır sohbet ederken fark ettim ki, Selen karıma çaktırmadan ara ara bana kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı.

Üçüncü dubleler bittiğinde ise Ahmet çakır keyif olmaya başladı ve maalesef çenesi düştü. Sırf Selen'i daha fazla görebilmek uğruna Ahmet'in saçmalamalarına katlanıyordum.

Selen ise sanki Ahmet orada yokmuş gibi davranıyordu. Sürekli karım ve benimle sohbetteydi. Karım mutfağa boşları götürürken ben de hemen Selen'e odaklandım. O da dikkatlice bana bakıyordu…

Ahmet bir ara benden kartvizitimi isteyince, çalışma odamdan kartvizit kutusunu getirdim. Ahmet'e birkaç tane verip, kutuyu sehpaya bıraktım. Ahmet kartvizitleri ceketinin cebine koymak için kalkınca, Selen kocasına çaktırmadan bana göz kırpıp, kutudan bir tane kartvizit alıp çantasına attı.

Mesajı almıştım, telefon numaramı almak istemişti. Aramızda on yaş vardı ama, kızın cinsel çekiciliği, bana yönelttiği fettan bakışlar beni benden alıyordu. Yeni yetme ergenler gibi heyecanlandırıyordu beni…

Bu arada gecenin başında herkes birbirine hanımlı beyli hitap ederken, sonradan bunlar bize abi-abla demeye başladılar. Selen bir muhabbet esnasında bana,

“Fatih abi…” deyince, içimden (Ben sana abiyi göstercem kızım!) dedim.

O gece Ahmet’in sarhoş gevezelikleri, karımın misafirlere kendini beğendirme çabaları ve kızın diğerlerine çaktırmadan bana attığı paslaşmalarla devam etti, bitti. Kendisine çok yakışan, ince uzun bacaklarının güzelliğini ortaya seren kıcacık kırmızı elbisesiyle verdiği frikikleri beynime kazıdım tüm gece…

Onlar gittikten sonra ortalığı toplamak için telaş eden karımı kucaklayıp yatak odasına götürdüm. Tüm itirazlarına rağmen onu da azdırıp dört yıllık evliliğimizin en ateşli gecelerinden birini yaşattım. Seksi karımı okşayıp yalarken, altımda ezip zevkten inletirken aklımda Selen’in bana sergilediği tazecik, diri vücudu vardı.

Yemeğin ve o güzel gecenin üzerinden bir kaç gün geçti. Ofisimde çalışırken rehbere kayıtlı olmayan bir numara aradı. Açtım. Cıvıltılı, seksi, insanın içini eriten bir ses,

“Merhaba Fatih Abiiii :)” dedi. Selen'di arayan.

“Merhaba Selencim!” dedim. O akşamki yemekten girdi, kocasından çıktı, oradan buradan derken, telefonda yaklaşık yarım saat konuştuk.

Muhabbet esnasında olayların tam da benim tahmin ettiğim gibi olduğunu öğrendim. Selen Ahmet'i sevmiyormuş aslında ve babasının baskısıyla evlenmiş. Çok mutsuzmuş, bana güvenmiş, ısınmış vesaire..

Bu şekilde neredeyse her gün telefonda konuşmaya başladık. Belki bir ay böyle devam etti. Telefonda çok samimiydik, konuşuyor, gülüşüyor, birbirimize sırlarımızı rahatça açabiliyorduk. Fakat apartmanda karşılaştığımızda Selen son derece resmi olduğundan bir adım öteye gidemiyordum. En sonunda bir telefon görüşmemizde

“Senden çok hoşlanıyorum Selen…” dedim. “Artık sadece telefon görüşmelerimiz yetmiyor. Seninle sevişmek istiyorum ben…”

“Ben de senden hoşlanıyorum Fatih… Ama korkuyorum. Eğer yakalanırsak Ahmet beni öldürür. Dengesiz psikopatın teki çünkü… Öyle yumuşak, çelimsiz göründüğüne bakma…”

“Merak etme canım… Senin o çelimsiz kocan bir bok anlamadan görüşürüz!” deyince Selen şuh bir kahkaha attı ve

“Nasıl olacak peki?” dedi.

“Karım sabahları sekizde evden çıkıyor, akşam altıda geliyor. Ben yarın işe gitmem, sen de Ahmet işe gidince bizim eve gelirsin!"

"Tamam!” dedi. O akşam Selen'in heyecanıyla sabahı zor ettim ve karımı hayvanlar gibi siktim. Öyle ki, karım, “Ne oldu bu akşam sana böyle :)” demeden edemedi.

Sabah kalkar kalmaz duş aldım, giyindim. Kahvaltıdan sonra karım gidince ortalığı topladım ve Selen'i beklemeye başladım. Saat on olmuştu ve hala Selen gelmemişti. Kocası bugün evden gitmeyecek herhalde diye düşünmeye başlamıştım ki, kapının zili çaldı.

Baktım, Selen gelmişti. Hemen kapıyı açtım. Onu içeriye alıp, bir gören olmasın diye hızlıca kapıyı kapattım. Selen hiç konuşmuyor, sadece gülümsüyordu. Üzerinde bacaklarını sımsıkı saran mavi bir tayt ve muhteşem göğüslerini belli eden beyaz bir badi vardı. Bir anda Selen'i kucaklayarak salondaki çekyata götürdüm. Selen,

“Dur, yavaş, acele etme!” dedi gülerek, ama benim durmaya niyetim yoktu.

Önce uzun uzun öpüştük. Öpüşürken bir yandan saçlarını okşuyordum. Sonra badisini çıkarttım ve beni benden alan göğüslerine yumuldum. Vücudu ateş gibi yanıyordu.


“Harikasın Selen… Bayılıyorum sana… Çok seksi kadınsın, biliyor musun?” dedim meme uçlarını emerken… Aldığı zevkle kendinden geçmiş olan Selen saçlarımı çekiştirerek kendine çekti beni,

“Ohhh… Kıymetimi bilen yok ki!” dedi. Kocasıyla iki ayda sadece beş kez sevişmiş. Ahmet'in ne kadar geri zekalı olduğunu bir kez daha anladım. Böylesi bir hatun benim olsa bütün işlerimi boşlar, sabah akşam sikerdim. Ona da söyledim bunu,

“Merak etme artık ben varım ve kıymetini bileceğim!” dedim.

Birlikte taytını çıkardık. Kırmızı ojeli ayak parmaklarından başlayarak pürüzsüz uzun bacaklarının teninde dudaklarımla dolaştım, öperek, emerek kasıklarına kadar geldim.

Siyah bir tangası vardı. Çıkardığımda karşımdaki manzara harikaydı. Tüysüz, ince kıvrımlı, kaymak gibi çok güzel bir kadınlığı vardı. Şehvetle kabarmış, yumruk gibi olmuştu.

Hemen yumuldum. Kokusu harikaydı. Çok temiz bir kadındı Selen. Kendine çok iyi bakıyordu. Ben amını yalarken çıldırmaya başlamıştı… Saçlarımı çekiştiriyor, başını sağa sola atıp kısık zevk feryatlarıyla kıvranıyordu altımda…

“Ohhh… Harika… İlk kez biri yalıyor beni… Devam et… Çok güzel…” Çok geçmeden çığlıklar atarak zevkin zirvelerine çıktı, kasıla kasıla orgazm oldu.

Nefes alışverişleri normale döndükten sonra kazık gibi olmuş yarağıma gözü takıldı ve işaret parmağıyla başına dokundu. Yeşil gözleri merakla, beğenerek, biraz da korkuyla bakıyordu benim alete…

“Çok kalın!” dedi. Yarağım 15 cm uzunluğunda ama dört parmak kalınlığındadır ve bu kalınlık hakkında bütün seviştiğim hatunlardan övgü aldım desem abartmış olmam. Yarağımı elleyip okşamaya başladı. Sonra ağzına vermek istediğimde,

“Bilemiyorum… İlk defa yapacağım bunu… Becerebilir miyim dersin?”

“Olsun, ben sana öğretirim!” dedim. Ağzına alıp acemice yalamaya, emmeye başladı. Ama acemi olmasına rağmen dişlerini değdirmiyordu. Bir beş dakika ağzına verdikten sonra

“Bu kadar yeter!” deyip koltuğa yatırdım, bacaklarını omzuma doğru alıp yarağımı yavaşça amına yerleştirdim. Amı sulu olmasına rağmen yarrağımın daha kafası girerken,

“Ahhh, yavaşşş!” diye bir çığlık attı Selen… Amı çok dardı. O an yavaş yavaş yaparsam girişim zor olacak diye düşündüm ve bağıracağını tahmin ettiğimden elimle ağzını kapattım, birden yarağımı köküne kadar soktum.

Ağzı kapalı olduğundan bağıramıyordu, ama yüzünün aldığı şekilden ne kadar acı çektiğini anlayabiliyordum. Elimi ağzından yavaşça çektim ve yarağımı yavaşça ileri geri oynatmaya başladım.

“Yırttın beni… Lütfen yavaş ol biraz…!” dedi.

“Merak etme birazdan alışır!” dedim. Amının içinde gelip gitmek harikaydı. Yarağım sanki bir mengene tarafından sıkılıyordu daracık amcığının içinde.

Beş dakika yavaşça git gel yaptıktan sonra Selen sikimin kalınlığına biraz alışmış ve iniltileri artmıştı. Sonra birden hızlanmaya başladım. On dakika kadar hızlı hızlı pompaladıktan sonra artık boşalmaya yaklaşmıştım. Selen de anlamıştı ve boynuma sımsıkı sarılıp

“Ben de geliyorum. Geliyorum… Ama içime boşalma sakın!” dedi.

Dinleyen kim? Öyle dar, öyle sıcaktı ki amcığı… Dayanamadım ve ikimiz aynı anda boşaldık. Döllerimi Selen'in amına boşalttım. O kadar yoğun boşaldım ki, bir kısmı amından taşmaya başladı. Selen de boşaldığı için çekyat sırılsıklam oldu.

Selen içine boşaldığım için tedirgin olmuştu, bense çekyat battığı için tedirgindim. Sperm lekelerini görecek olan karımın durumu anlamasından korkmuştum. Ama o an aldığımız zevkten bunu düşünemedik.

“Ertesi günü hapı kullanırsın, ben sana alırım!” dedim. O da bana,

“Ben de çekyatı temizlerim, sen merak etme!” deyince ikimiz birden gülmeye başladık.

Bu harika hatuna gülmek çok yakışıyordu. Bir sigara yaktım. Bize yemeğe geldiklerinde sigara içmedikleri için Selen'e ikram etmedim. Ama Selen bana ara sıra kullandığını söyledi. Tam ona da bir tane verecektim ki,

“Seninkini birlikte içelim!” dedi.

Sohbet sırasında, ilk defa bir saat içinde iki kere orgazm olduğunu, kadınlığını hissettiğini söyledi ve bana teşekkür etti. Ben de kendisine,

“Bu daha başlangıç!” dedim. Selen'le aramızdaki şey sadece seks değildi. Başını göğsüme yasladığında saçlarını okşuyordum ve doğru olmamasına rağmen aramızda duygusal bir yakınlaşma da başlamıştı.

Ortamı değiştirmek için tekrar dudaklarına yumuldum. O sırada Selen yarağımla oynuyordu ve kısa süre içinde benim yarak yeniden göreve hazır hale geldi.

Önce göğüslerine yumuldum. Sonra da yarağımı ağzına verdim. Bu sefer işini daha güzel yapıyordu Selen. Yarağımı bir vantuz gibi emiyor, ara sıra da eliyle okşuyordu.

Sonra Selen'i ters çevirdim. Yuvarlak ve kaymak gibi pürüzsüz, taş gibi sert kalçaları vardı. Göt deliği küçücük bir nokta gibiydi. İlk seferde ürkütmemek için aletimi kadınlığına soktum ve hızlıca sikmeye başladım.

Domaltılıp sikilmek Selen'in çok hoşuna gitmişti. Elini tutup kendi klitorisine götürdüm aradan… Ben kalçalarını tutup arkasında gidip gelirken, o da kendini okşuyor, aldığı zevki arttırıyordu. Zevkten inleyerek,

“Harikasın erkeğim!” diyordu.

“Bundan sonra senin kocan benim!” dedim. “O sünepe herife siktirme kendini… Seks yapmaktan anlamaz o aptal…”

“Evet canım… Kocam sensin. İstediğin gibi sik beni!” dedi.


Tam bu sırada telefonu çaldı. Çekyatın üstündeki telefona baktığımda ekranda “Ahmet” yazıyordu. Kocam, sevgilim, aşkım değil, Ahmet sadece… Selen ürktü. Ona,

"Sakin ol ve telefonu aç!“ dedim. Selen benden ayrılmak için hamle yaptı ama sımsıkı tutarak kendime çektim ve

"Seni sikerken boynuzlu kocanla konuşmanı istiyorum!” dedim.

“Delisin sen!” diye bağırdı, ben de,

“Sana deliyim!” deyince güldü ve açtı telefonu, konuşmaya başladı. Ben de bu sırada sikmeye devam ettim. Selen inlememek için kendini zor tutuyordu. Ahmet,

“Napıyorsun karıcığım? Akşama yemekte ne var?” gibi sıradan şeyler için aramıştı. Bu sırada yarağımı geri çektim ve birden yüklendim. Selen ister istemez,

“Ahhh!” diye bağırdı. Ahmet telaşla,

“Ne oldu? İyi misin yavrum? Neden bağırdın?” diye sormaya başladı. Selen de ayağını mutfak masasına çarptığı söyleyince ben sessizce gülmeye başladım. Sonra Selen telefonu kapatınca bana döndü ve gülerek,

“Çok hainsin!” ded. Ben tempomu arttırınca onun da inlemeleri arttı, boşalacağımı anlayınca Selen'in yüzünü bana çevirdim ve o mükemmel göğüslerine boşaldım.
Saate baktığımızda üç olmuştu. Selen yemek yapması gerektiğini ve artık gideceğini söyledi. Aslında ikimiz de ayrılmak istemiyorduk, ama mecburduk. İstemeye istemeye kalkıp giyindik. Öpüşe koklaşa kapıya kadar götürdüm Selen’i… Dudaklarımı ısıra ısıra öpüyor, adeta yer gibi somuruyordu beni…

“Çok hoşuma gitti Fatih… Harikasın… Ne olur, bir kez daha tekrarlayalım bunu… Çok güzel sevişiyorsun. Aygır gibi güçlüsün. İnanılmazsın…”

“Merak etme canım… Bundan sonra seni bırakmam. Sen de harika bir hatunsun!” dedim. Selen hemen dudaklarıma yumulup öptü ve

“Kocam sikemiyor, ama sen hakkımı veriyorsun, sana aşık oldum, gerçek kocam sensin artık!” dedi.

Zorla ayrıldık birbirimizden… Yaramaz çocuklar gibi kendi dairesinin kapısını açıp girene kadar bakışıp vedalaştık.

Artık birbirimizin ikincisiyiz. O benim ikinci karım, ben onun ikinci kocasıyım… Her fırsatta, birbirimizi her arzuladığımızda sevişiyoruz. Karşılıklı iki daire aşk yuvamız oldu artık…
द्वारा प्रकाशित adem66
4 वर्षो पूर्व
टिप्पणियाँ
टिप्पणियाँ पोस्ट करने के लिए कृपया या करें